Yorumlar Gerçekte Türkiye Hakkında Ne Diyor?

Financial Times, New York Times ve The Economist’te Türkiye’nin politik huzursuzluğuna dair 1.800 yanıtın analizi
Hürol İnan – 29 Mart 2025

Yorumlar Gerçekte Türkiye Hakkında Ne Diyor?
skyline bodrum sokak haber-3
Efsane Saatler
Turgutreis_Kampus_şubat-2025_Erken Kayit
vodafon_içkale_19_şubat_2024
skyline bodrum sokak haber-2
Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
skyline bodrum sokak haber-1
previous arrow
next arrow
Yayınlama: 01.04.2025
228
A+
A-

Geçtiğimiz hafta boyunca, dünyanın dört bir yanından binlerce insan, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve kitlesel protestolarla ilgili haberlere yorum yaptı. İmamoğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en önemli rakiplerinden biri olarak görülüyor. Protestolar sert polis müdahalesiyle karşılandı—biber gazı, plastik mermiler, kitlesel gözaltılar—fakat uluslararası medya bu olaylara şaşırtıcı biçimde sessiz kaldı.

Turgutreis_Kampus_şubat-2025_Erken Kayit
Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
vodafon_içkale_19_şubat_2024
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
previous arrow
next arrow

Küresel kamuoyunun bu duruma nasıl tepki verdiğini merak ettiğim için, üç saygın yayın organının yorum bölümlerine yöneldim: Financial Times, New York Times ve The Economist’in aynı konuya dair Instagram paylaşımı. Toplamda 1.800’den fazla yorumu okudum ve ChatGPT’nin yardımıyla analiz ederek üç ana gruba ayırdım:

*******

Grup 1: Protestoları ve Türk Demokrasisini Destekleyenler (Yaklaşık %60)

Bu grup, İmamoğlu’nun tutuklanmasına ve protestoculara yönelik muameleye öfke duyan çok sayıda Türk vatandaşı ve uluslararası gözlemciyi içeriyor. Türkiye’nin çoktan bir otokrasiye dönüştüğü ya da hızla bu yolda ilerlediği yönündeki anlatıyı tekrarlıyor ve güçlendiriyorlar. Yorumları duygusal, acil ve tarihsel göndermelerle dolu Atatürk’ün mirasına atıf yapıyor, Erdoğan’ı Putin, Trump ve Orban gibi güçlü adamlarla karşılaştırıyor ve demokrasinin küresel gerileyişine ağıt yakıyorlar.

Örnekler:

  • “Demokrasi susturulamaz. Adaletin, gerçeğin ve halkın iradesinin yanındayız.”
  • “İktidar böyle alınır. Yavaş yavaş. Parça parça. Trump izliyor.”
  • “Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz!”

Bu sesler yalnızca tepkisel değil; kolektif bir hafıza inşa ediyorlar, olup biteni gerçek zamanlı olarak belgeliyorlar.

*******

Grup 2: Erdoğan ve Mevcut Rejimi Savunanlar (Yaklaşık %25)

Bu yorumcular Erdoğan’ı tutkuyla savunuyor. Sıklıkla sloganlar, milliyetçi ifadeler ya da İmamoğlu’nun yolsuzlukla suçlandığı iddialarıyla. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve Batı medyasının gerçeği çarpıttığını savunuyorlar.

Örnekler:

  • “Recep Tayyip Erdoğan”
  • “Ekrem İmamoğlu milyarları çaldığı için tutuklandı, rakip olduğu için değil.”
  • “Türkiye bir demokratik bir ülkedir. İç işlerimize karışmayın.”

Bu grup, Batı medyasının eleştirilerini yabancı müdahale ya da neo-sömürgeci bir küçümseme olarak görüyor. Bazı yorumların daha örgütlü ve tekrarlı oluşu, olası koordineli bir mesajlaşmaya işaret ediyor.

*******

Grup 3: Türkiye’ye Karşı Kaba, Dışlayıcı veya Irkçı Yaklaşımlar (Yaklaşık %15)

Belki de en kaygı verici grup bu. Bu yorumlar, Türkiye’nin karmaşık siyasi durumunu kültürel indirgemecilikle açıklıyor; ülkeyi doğuştan antidemokratik ya da istikrarsız olarak etiketliyorlar. Kimileri politik eleştiriyi Türk halkına duyulan küçümsemeyle karıştırıyor, bazıları ise tamamen konuyu saptırıp çifte standartlara dikkat çekiyor. Pek çok yorumda örtük bir ırkçılık, İslamofobi ya da Türkiye’nin Avrupa’ya yönelen, çoğulcu ve karmaşık kimliğini inkâr eden eski medeniyetçi bakışlar göze çarpıyor.

Örnekler:

  • “Müslüman bir ülkeden ne beklenirdi ki?”
  • “Türkiye İran’a dönüşüyor. Bırakalım olsunlar.”
  • “Onlar asla Avrupa’nın parçası olamayacak.”

Bu yorumlar, Türkiye’nin laik-demokratik geleneklerini, dinamik sivil toplumunu ve Avrupa-Asya arasında köprü oluşturan konumunu görmezden geliyor. Bu yalnızca bir önyargı değil; hayal gücünün eksikliği. Türkiye’yi gelişen, çeşitli bir toplum olarak görmek yerine bir jeopolitik klişe haline indirgemek.

Tüm bunlar Theodore Roosevelt’in şu sözünü akla getiriyor: “Zihinsel olarak eğitip ahlaken eğitmediğinizde, topluma bir tehdit yetiştiriyorsunuz demektir.”

Bu yorumcular cahil değil. Para ödeyerek abone oldukları FT, NYT ve The Economist gibi seçkin medya mecralarında görüş bildiriyorlar. Ama dikkat çekici olan şey, empati yoksunluğu ve ahlaki duruşun bu kadar kolay kültürel aşağılama ile yer değiştirmesi.

*******

Eksik Grup: Sessiz Çoğunluk

Beni en çok şaşırtan şey ise şuydu: Demokratik ülkelerden gelen, dayanışma ya da endişe ifade eden büyük bir okuyucu kitlesi neredeydi? Bu “dördüncü grup” —yani diğer milletlerden, ahlaki duyarlılığı olan vatandaşlar— sessizliğe gömülmüş.

Neden? Yorgunluk mu? Umutsuzluk mu? “Bizi ilgilendirmez” hissi mi? Bu sıradan vatandaşlardan gelen sessizlik, yalnızca hükümetlerin değil, halkların da geri çekildiğini gösteriyor. Bu tarafsızlık değil. Bu bir sorumluluktan kaçış.

*******

Peki Tüm Bu Sesler Ne Anlama Geliyor?

Bu yorumlar dijital bir “agora” gibi. Hem Türkiye’deki kutuplaşmayı hem de dünyanın Türkiye’nin siyasi mücadelesine nasıl baktığını yansıtıyorlar. Bu protestolar yalnızca bir belediye başkanının tutuklanması meselesi değil; Türkiye’nin siyasi geleceği hakkında bir halk oylaması. Aynı zamanda bir ayna. Demokratik gerilemeye karşı nasıl bölünmüş tepki verdiğimizi, taraf tutmaya ne kadar istekli ama empati göstermeye ne kadar isteksiz olduğumuzu, ilkeler adına konuşmanın ne kadar nadir hale geldiğini gösteriyor.

*******

İncelenen Kaynaklar:
  • Financial Times
  • “Avrupa Türkiye’de aynı hataları tekrarlamamalı” – 133 yorum
  • “Türk protestocular Erdoğan’a karşı ayağa kalkıyor” – 247 yorum
  • “Türkiye, Erdoğan’ın rakibini resmen tutukladı” – 111 yorum
  • New York Times
  • “Türkiye’deki kargaşa hakkında bildiklerimiz” – 55 yorum
  • “Türkiye, İstanbul Belediye Başkanı’nı tutukladı” – 19 yorum
  • The Economist
  • “Türkiye bir otokrasi mi oldu?” (Instagram gönderisi) – 1304 yorum
Toplam analiz edilen yorum sayısı: 1.869

Analiz ChatGPT kullanılarak tematik sınıflama, ton analizi ve ortak anlatıların sentezi ile yapıldı.

*******

Kişisel Bir Not:

Ben Türkiye’de doğdum ve eğitim aldım; ancak son 35 yıldır çoğunlukla Avustralya’da yaşadım, şimdi ise zamanımı Avustralya ile İspanya arasında paylaşıyorum. Coğrafyam değişmiş olabilir ama Türkiye ile bağım derin ve kopmaz. Yalnızca doğduğum ülke için değil, bu evrende paylaştığımız her canlı ve her yer için derin bir bağlılık duyuyorum. Milliyet, empatim için bir sınır değildir.

Bu düşüncelerimi Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı anısına yazdığım bir yazıda daha geniş şekilde ifade etmiştim. Hâlâ aynı noktadayım: Türkiye’de olan sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Bu bir insanlık meselesidir. Ve eğer ortak bir ahlaki vicdana hâlâ inanıyorsak, o zaman sessizlik asla tarafsızlıklık değildir.

Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
Turgutreis_Kampus_şubat-2025_Erken Kayit
previous arrow
next arrow
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.