Kızçe

Kızçe
Turgutreis Kurs_Ugur Kurs Kazandirir_Banner_6-8-2024
vodafon_içkale_19_şubat_2024
Gümüşlük Festivali Bananer 2 Temmuz 2024
previous arrow
next arrow
Yayınlama: 15.07.2024
219
A+
A-

Bulgaristan göçmeni bir ailede, Ege’nin küçük bir kasabasında doğdu.

bodrum-sokak-haber-youtube-abone
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
previous arrow
next arrow

Anne on 17 yaşında Kızçe’yi, on sekizinde de oğlanı doğurdu. Üç çocuk bir arada.
Baba fotoğrafta bahçede kocaman dut ağacının altında bir sandalyeye oturmuş, bir dizinde kızçe, bir dizinde oğlan. Hangisi büyük, hangisi küçük çocukları ayırmak zor.
Kendini bulmak için hep zorlandı kızçe çocukken.
13 ay arayla iki bebek. Kızçe kendini bildi bileli abla.
Okul dönemi. İlkokul, ortaokul derken kızçe için yolun sonu.
Yaşadıkları kasabada başka okul yok. Lise, öğretmen okulu gibi okullar çevre şehirlerde.
Daha ortaokul son sınıfta kızçenin okula devam edemeyeceği konuşuluyor evde. Kızçe de bunları biliyor. Ve de öyle oluyor.
Kızçe evde.
Ertesi sene oğlan bitirdi ortaokulu.
Evde bir telaş. Yatılı gidecek, İstanbul’da boğaz kenarında önemli bir liseye.
Kızçe çok üzgün. Zaten sene boyunca hep ağladı uyku öncesi. Arkadaşları okul tatillerinde kasabaya döndüklerinde sokağa çıkmadı, karşılaşmamak için.
Önce babaya, sonra kocaya bağımlı yaşayacağını düşündü. Daha çocukları gelmemişti o yaşta aklına.
Kızçe bir gün bütün cesaretini toplayıp, babasının karşısına geçip, “ben öğretmen olmak istiyorum” dedi. Baba gayet sakin; Onu yatılı okula gönderemeyeceğini, ancak bir ev tutup, 11 yıl sonra aileye katılan, küçük kızçe ve annesiyle birlikte şehirde yaşayabileceklerini, işi dolayısıyla kendisinin kasabada kalması gerektiğini söyledi ve hemen devam etti; “Sonrası mezun olacaksın, seni köy okuluna gönderecekler. Ben seni orada da yalnız bırakamam. Yine annen ve kardeşinle birlikte gidersiniz.”
Kızçe şaşırdı, böyle bir şey beklemiyordu. Biraz düşündü ve yaşından beklenmeyen bir olgunlukla, kendi sesinden korkarak, sessizce; “aileyi ikiye bölmeye hakkım yok” dedi.
Beklenen cevap buymuş. Baba; “tamam o zaman” diyerek noktayı koydu.
Kızçenin öğretmen olma hayali bir hayalet gibi, ikisinin arasından uçup gitti.
Evlendi kızçe. Bir kızçe de ona geldi. Birkaç sene sonra bir de oğlan. Kızçe okulu unuttu. Çocuklarıyla meşgul. Küçük kızçeye elbiseler, oğlana pantolonlar dikiyor.
Bir gün bir arkadaşı, içinde kumaş olan bir paket elinde kızçeye geldi; “Bundan bana elbise dik.” Kızçe şaşırdı; “Ben terzi değilim ki, nasıl dikerim?” Arkadaşı; “Onları yapabiliyorsan bunu da yapabilirsin.”
Kızçe şaşkın ama heyecanlı. Çok uğraştı, becerdi. Anne kızçe, terzi kızçe oldu. Gelinlik, tayyör, manto terziliğine kadar taşıdı kendini.
Yıllar geçti. Çocuklar büyüdü. Okullar bitti. Torunlar geldi. Anne kızçe, nene kızçe oldu.
Öğretmen olamadı, terzi oldu.
Tazenlenme’yle tanıştı. Yaşadığı şehirde, Tazelenme Üniversitesi Kampüsü kuruculuğu ve yöneticiliği yaptı.

Bu arada adı Hocanım oldu…

A.Sevinç Aydemir – Muğla Tazelenme Üniversitesi Yazarı

Gümüşlük Festivali Bananer 2 Temmuz 2024-2
Turgutreis-Uğur-Kampus_12 Temmuz 2024
halkarnas 27 haziran 2024
db
previous arrow
next arrow
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.