Kıbrıs Gazisi Emekli Tuğgeneral İhsan Beriş Vefat Etti
1963-64 yıllarında Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatının silahlı eğitimini veren emekli Tuğgeneral İhsan Beriş 30 Mart 2024 gece yarısı 01:00’de tedavi görmekte olduğu hastanede yaşama veda etti…
İhsan Paşa tam bir asker, kara ve deniz komandosuydu. O kod adı “ATİLLA” olan bir Kıbrıs gazisi ve kahramanıydı. 2018 yılında yaptığım söyleşide özgeçmişini şu şekilde anlatmıştı;
“1 Temmuz 1937’de Ankara’da doğmuşum. 1941 yılına kadar dört yıl Ankara’da kalmışız. 1941 yılında babamı daha önce yedek subay olarak askerliğini yapmasına rağmen, 2.Cihan Harbi nedeni ile ikinci kez silah altına alıyorlar ve Afyon’da görevlendiriliyor. Biz ailecek Afyon’a gittik. Afyon’da bir sene kaldık. Babam ikinci defa terhis oldu ve İstanbul’a geldik. Annem rahmetli Hatice Hanım ev kadınıydı. Babam ise muhasebe ile uğraşan, bir hesap kitap adamıydı…”
Kuleli Askeri öğrencilerine gıpta ile bakıyordu ve lise birinci sınıfı başarı ile tamamlayınca hayalini gerçekleştirdi.
“Lise birinci sınıfı sorunsuz ve iyi bir derece ile bitirince askeri liseye müracaat ettik. Yapılan imtihanda muaffak olunca, askeri liseye kabul edildim. 1952 yılında Kuleli Askeri Lisesi ikinci sınıfına başladım. 1 Ekim 1955’de de Kara Harp Okulu’na girdim. Harp okulunun subay taburunda bir yıl daha eğitim aldık. Sonra da atış okulları dediğimiz sınıf eğitiminin yapıldığı okullara gittik. Ben süvari sınıfından olduğum için Ayazağa’ya gittim. Türkiye’nin Milli Binicilik Takımı da oradaydı. At binmeyi ve at üzerinde silah kullanmayı öğrendik. O yıllarda eşim Feriha Hanım’a evlilik teklifinde bulundum. Zaten uzaktan bir akrabalık da vardı, yani önceden tanışıyorduk. Evlilik kararını aldık ve evlendik…”
İhsan Paşa 1963 Mart ayında, komando kursuna seçilir ve yaşamında dönüm noktası olacak bir karar alır; eşini İzmir’de ailesinin yanına bırakır ve kendisi de Eğridir Dağ Komando Okulu’nda eğitime başlar. Altı ay süren zorlu bir eğitimi başarı ile tamamlar. Sonra eşi Feriha Hanımı alır ve yeniden Kars’a gider. Ancak komando eğitimini aldığı için, şark hizmeti üç yıldan, dört yıla uzar.
Gözünüzü kapatın ve bir anlığına düşünün; Yüzbaşı rütbesinde bir subay. Ki bu subay özel eğitim almış. Hem kara hem de deniz komando kurslarını başarı ile tamamlamış çok özel bir asker. Er üniforması giyiyor ve Mehmetcik ile beraber Kıbrıs’a çıkıyor. Hem de Birleşmiş Milletler gözetiminde… Türk bölgesine geçince Mehmetcik’ten ayrılıyor ve Özel Harp Dairesi bölümüne geçiyor Yüzbaşı İhsan Beriş…
İhsan Paşa Kıbrıs dönüşünde Özel Harp Dairesi’nde görev alır. Özel Harp Dairesi bünyesinde iki tane özel tim bulunmaktadır ve İhsan Paşa da bu özel timlerden birisinin komutanlığına getirilir. Özel timleri şu şekilde anlatmıştı;
“Bu özel timler çok ilginç birliklerdi o dönemlerde de. Şu anda ne kadar büyümüş vaziyetteler. Biz o dönem nüvesini oluşturmuştuk. Kıbrıs’ta da mücahitlere eğitim verirken aslında bu günün düzenli ordusunun da kuruluşunu yapmıştık…”
İhsan Paşa Kıbrıs Davasının nerelerden nerelere geldiğinin kısa bir özetini anlatmıştı söyleşimizde. Birlikte kısa bir tarih turu yapmıştık ama Kıbrıs’a ve Türk Mukavemet Teşkilatı ile ilgili sorduğum birçok soruyu yanıtlamamıştı. Bu soruların yanıtlarının kendisi ile birlikte toprağa gömüleceğini söyleyerek sorularımı kibarca yanıtsız bırakmıştı. Bazı bilgileri de konuya açıklık kazandırmak adına ve yazmamak şartı ile anlatmıştı.
İhsan Paşa kod adı AĞRI, Dr.Fazıl Küçük ve kod adı TOROS olan Rauf Denktaş’tan da bahsetmişti bu söyleşimizde;
“Ben Kıbrıs’ta göreve başladığımda, Rahmetli Rauf Denktaş ne yazık ki Türkiye’de ikamete mecbur edilmişti. Dr.Fazıl Küçük ile araları pekiyi değildi. O nedenle Kıbrıs Türkleri’nin aralarında bir bölünme olabileceği endişesi ile Türk yetkilileri Denktaş’ı Türkiye’de tutuyorlardı. Her gün Rumların haber kanallarını izliyorduk televizyondan. O dönem yani ‘67’de onların renkli yayınları vardı. Yine bir akşam TV izlerken bir anda herkeste bir gerginlik oldu. Ayağa fırladılar. Ne oluyor demeye kalmadan, Denktaş’ın fotoğrafı ekranda göründü. Denktaş’ın Rumlar tarafından yakalandığını öğrendik. Türkiye’den yetkililere haber vermeden, çok özel bir kanalla yola çıkmış, ama Karpaz yarımadasında tam bir Rum bölgesinden adaya çıkmışlar ve Rumlar tarafından yakalanmış. Büyük pazarlıklar sonucu Denktaş’ı geri alabildik. Dr. Fazıl Küçük ile bir balkon konuşması yaptılar. Herkes çok mutlu oldu Denktaş kurtuldu diye. Zaman içinde Dr. Fazıl Küçük siyasetten uzaklaşarak gazeteciliğe geri döndü. Böylelikle liderliği Denktaş Bey’e bıraktı…”
İhsan Paşa’ya 1974 Barış Harekâtı ile ilgili görüşlerini de sorayım derken, hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştım. Meğer o Kıbrıs Barış Harekâtında da görev almış.
“20 Temmuz günü çıkarma kararı alındı. Ama bana 17 Temmuz günü derhal birliğine ilhak et diye bir telgraf geldi. O gün yola çıktım ve Özel Harp Dairesi’ndeki görevimin başına geçtim. Rahmetli Kemal Yamak Paşa; “İhsan Binbaşım, hemen Genel Kurmay Karargâhı’na gideceğiz…” dedi. Genelkurmay’da 3.kata çıkmak için asansöre bindik ve bana orada ; “Daha önce Kıbrıs’ta görev yapmış ve lisan bilen bir subay istediler, Birleşmiş Milletler Barış Gücü ile irtibat sağlamak için,” dedi. “Emredersiniz komutanım,” dedim. Genelkurmay 2.Başkanı’nın yanına girdik. “Bu arkadaşımız mı,” diye sordu. Yamak Paşa “Evet komutanım,” diye cevapladı. Genelkurmay 2.Başkanı, “Birleşmiş Milletler ile ilk defa temas ediyoruz. Onlar da bilmiyor, ne olacak. ‘64 yılında geldiler ve ‘64’den bu yana Birleşmiş Milletler Barış Gücü de biz de ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. O nedenle bir irtibat subaylığı şart oldu. Binbaşım size başarılar dilerim,” dedi. 20 Temmuz’da çıkarma oldu, biz de 21 Temmuz’da helikopter ile adaya indik. Lefkoşe Büyükelçiliği’nde bir oda ayarlamışlar bize. Kurmay Albay Nezihi Çakar ile birlikte göreve başladık…”
İhsan Paşa adada kaldığı 1,5 yıl boyunca Rauf Denktaş ile de sık sık bir araya gelir. Türk Kolordu Kurmay Başkanı ile BM Barış Gücü’nün Kurmay Başkanı ayda bir araya gelirler. İhsan Paşa bu toplantılarda tercümanlık yapar. Politikalar ve ne şekilde hareket edileceği bu toplantılarda belirlenir.
İhsan Beriş Kıbrıs dönüşünde Özel Harekât Dairesi bünyesinde bulunan iki özel timden birisinin komutanlığını sürdürürken, kısa bir süre sonra timi ile birlikte Almanya’da, Münih’in güneyinde bir kasabada konuşlanmış Amerikan 10.Özel Kuvvetlerin içinde kısa bir özel kursa tabi tutulur. Orada paraşüt atlayışları yapar. Amerikalılar ile birlikte ve onlar olmadan bir takım tatbikatlar yaptıktan sonra da Türkiye’ye döner.
Daha sonra yurtdışı görevi için Bürüksel’e atanır.
İhsan Paşa Brüksel’e giderken yarbay rütbesindedir; ancak 1980’de albaylığa terfi eder. Brüksel dönüşünde ise Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanlığı’na tayini çıkar. Genelkurmay’daki görevine 1 Eylül’de başlar; 12 gün sonra ise 12 Eylül darbesi yapılır. Darbeden dört ay sonra ise Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği’ne tayini çıkar. Milli Güvenlik Konseyi söndürülene kadar, yani Turgut Özal’ın başbakan seçilmesine kadar, görevine devam eder. Daha sonraysa Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne tayin edilir.
İhsan Beriş Kurmay Subay olmadığı halde nasıl general olduğunu da şu şekilde anlatmıştı;
“Anayasa gereği, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne bağlı özel bir başkanlık oluşturulmuştu: Toplumla İlişkiler Başkanlığı. Burada da bir yıl çalıştıktan sonra 1985’de kıta hizmeti için alay komutanı olarak Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim Tümen Komutanlığı’nda, 2.Alay Komutanlığı yaptım. 1987’ye kadar alay komutanlığım sürdü ve bu yıl tekrar Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Sekreterliği’ne tayin edildim. 1988’de de kurmay subay olmadığım halde tuğgeneralliğe terfi ettim. Bunu övünmek için söylemiyorum ama o yıl generallik için sıraya giren 100 albay varsa, bunların 80 tanesi kurmaydır. Geri kalan 15-20 tanesi de sınıftandır. O yıllarda 30 civarında tuğgeneral seçilmişti. 28’i kurmaylardan, 2 tanesi de sınıftan. Ben de sınıftan gelen bir albay olarak tuğgeneralliğe terfi ettim…”
Paşa üç yıl boyunca Kara Kuvvetleri Denetleme Heyetinde görev alır ve askeri açıdan bilmediği birçok şeyi de öğrenme fırsatı bulur. Son bir yılında ise mühimmat depolarının tamamı ona bağlıymış. 1992 yılında da emekli olmuş.
“Emekli olduğumda henüz 55 yaşındaydım. Benim dönemlerim 1989’da emekli olmuştu ama ben 3 yıl daha fazla tuğgeneral olarak görevde kaldım. Kıbrıs’ta iki kere görev yaptığım için bir buçuk yıl da oradan terfi verdiler ve ben 46,5 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hizmet etmiş oldum. Emekli olduktan sonra İstanbul’da bir benzin istasyonunda müdürlük yaptım. Daha sonra Yeni Günaydın Gazetesi’nin radyosu vardı. Radyonun müdürlüğünü, daha sonra da gazetenin müdürlüğünü yaptım. Bekir Kutman’dı sahibi. Bir sabah işe gelirken vurdular onu. 1999’da, 7 yıllık özel sektör çalışmalarım sonunda da artık yeter dedim. Bodrum’da bir yazlığımız vardı. İzmir’den bir ev alırız, gider geliriz diyorduk. ‘92’de emekli olduğumuzda bir arsa almıştık Menemen civarından. 21 yıl boyunca bekledik, para etsin de İzmir’den bir ev alalım diye. Hiç talibi çıkmadı. Sonra bir gün satıldı. O para ile Bodrum’da ikinci bir ev aldık, kiraya verdik. Yazlık evimizi de kışın yaşanabilir bir hale getirdik ve şimdi bu evimizde yaşıyoruz. İyi ki İzmir’den bir ev almamışız, iyi ki Bodrum’a gelmişiz. Çok mutluyuz…”
İhsan Beriş Bodrum’a ilk defa 1984’de gelmiş. Bir dostları vasıtası ile Kale Konut kooperatifine girerler. Böylece 1995’de geç de olsa bir evleri olur. Bodrum’u çok sevmişler. Feriha hanım önceleri kaygılanmış, Bodrum’a yerleşmek için biraz ayak direse de yerleştikten sonra çabucak alışmış. Feriha Beriş’in “Şiir Günleri” etkinliği adeta bir marka haline gelmişti. İhsan Paşa da Zeki Müren korosuna katılır ve ağız mızıkası ile solo konserler verir bu etkinliklerde.
Bu söyleşinin sonundaki son sözleri ise çok duygusal;
-“Sezonda kamp açık. Yıllardır görüşemediğimiz arkadaşlarımız ile buluşabiliyoruz. Sınıf arkadaşlarımız geliyor bazen; her ne kadar miktarları azalmışsa da. Biz 1957’de 298 kişi mezun olduk. Şimdi 142 kişi kaldık. Velhasıl kelam iyi ki Bodrum’a gelme kararını almışız…”
Oğlu Ümran Beriş kardeşim onun ölüm haberini verdiğinde içimden bir şeyler aktı gitti sanki. Bir-iki saat önce yaşama veda eden bu güzel insanın kısa bir yaşam öyküsüydü burada anlattıklarım.
İhsan Beriş Kıbrıs’ın unutulmaz kahramanları kod adı “Ağrı” olan Dr.Fazıl Küçük ile “Toros” kod adlı Rauf Denktaş’ın yoldaşı kod adı “Atilla” olan ve vatanı için ölümü göze alan şerefli bir Türk Subayıydı…
Devrin daim olsun, yattığın yer nurla dolsun komutanım…