Gebze’de bir katliama şahit olduk

Türkiye İşçi Partisi TİP Bodrum İlçe Örgütü Gebze’de yaşanan hayvanların katledilmesi ile ilgili basın açıklaması yaptı.

dorman-otel-17-eylül-2024

bodrum-sokak-haber-youtube-abone

vodafon_içkale_19_şubat_2024

Aslında sözün bittiği yerdeyiz; ama asıl mesele sözün bittiği yerde, kimsenin söylemeye cesaret edemediğini söylemek. Halkın vicdanına savaş açan Akp iktidarına ve insanlıklarını ipoteklemiş vekillerine böyle seslenmek zorunlu oldu. Şimdi son sözü en başta söyleyelim. Bu halk, Gezi’ye o Topçu Kışlasını dikmenize nasıl direndiyse, masum canlıları katletmenize de öyle direnecek. Biz kazanacağız!

Saray iktidarı halkı tanıyor. Güzele ve iyiye saldırıldığındaki korumacılığına, savunmasız masumları sahiplenmedeki inatçılığına, vicdanına kastedildiğinde köpüren öfkesine çok kereler şahit oldular ama durmak istemiyorlar. Bu yüzden, kudurmuş trollerine ve efendilik ettikleri medyalarına sokak hayvanlarını “terörist” ilan ettirmeye çalıştılar, sonra yasa süsü verdirdikleri iğrenç cinayet ruhsatını gece yarılarında, yangından mal kaçırırcasına çıkarttılar. En nihayetinde Gebze’de sorumlusu oldukları bir katliama şahit olduk.

Yaşama yönelik her saldırı, ister kadınlar, ister çocuklar, ister hayvanlar, ister doğa olsun, tesadüfi ya da bireysel sapkınlıkların değil, onların sebep oldukları sistematik bir çürümenin sonucudur. Sürdürdükleri tahakküm, sömürü ve güç mantığına bağlı olarak yaşama, adalete, özgürlüğe karşı açılan bu savaş siyasi bir tercihtir. Hayvanlara yönelen kıyım ve şiddet, sokaklarda rahatça gezen, önce tutuklanıp sonra iyi hal indirimiyle aramıza salınan katillere cesaret veren politikaların bir yansımasıdır.

Biz onları iyi tanıyoruz. Sevgisiz ve merhametsiz olduklarını biliriz! İhaleyle güzelim ceylanları öldürttüler, Kaz Dağlarından Kuzey Ormanlarına, Cerattepe’den Akbelen’e; yemyeşil ormanları gözlerini kırpmadan biçtiler. Uzungöl’ü betona boğdular; şimdi de Salda’yı boğuyorlar. Irmakları HES adı verdikleri hapishanelere hapsettiler. Hasankeyf’i sular altında bırakıp yok ettiler. İyi ve güzel olan her şeye düşmanlık ettiler onlar. İşçilere düşmanlar! Doğaya düşmanlar! Hayvanlara düşmanlar! İstanbul Sözleşmesinden çekilenler de onlar, kadınları nefes alamaz hale getirenler de! Narin’in, Rabia Naz’ın, Berkin’in katillerini koruyanlar onlar. Yaşama karşı garezleri var. Bunu biliyoruz.

Onları tanıyoruz. Saray iktidarı ve iradelerini o iktidara ipotek edenleri iyi tanıyoruz. Çok kötüler. Bu kötülüğe yöneltmek istediğimiz bir dizi sorumuz var;
• Bunun böyle olacağını bilmiyordunuz, öyle mi? Faşizminizi sağlamlaştırmak adına kötülüğün sıradanlaştığı bir kültür inşası için uğraştınız senelerce. Toplumun her katmanına yaydığınız kötülüğün hareket alanı açtığı katillerin, kendine vazife çıkartıp harekete geçmek için aportta beklediğinden bihaberdiniz öyle mi? Kürekle dövülerek, bacakları kesilerek, kafaları ezilerek, kamyonet arkasına bağlanıp sürüklenerek, diri diri yakılarak öldürülen hayvanlardan ve bu katliamların yarattığı infiallerden haberiniz yoktu da katliam ruhsatını çıkarttınız, öyle mi?
• 20 yıldan fazla süredir iktidarda kalmak için kullandığınız düşman yaratma marifetine mi güveniyorsunuz yoksa? Bu ne kibir!
• Kanlı itlaf partileri organize ederek halkı bu suça ortak edecektiniz. Plan bu muydu sahiden?
• Masum canlıları katletmek pahasına yatağa aç giren insanlar, kapitalizme yem edip onuruna saldırdığınız emekçiler, enflasyona boğdurduğunuz emekliler konuşulmasın, ucubeleştirdiğiniz hukuk sistemi, anayasayı pervasızca delik deşik edişiniz gündemi işgal etmesin istiyorsunuz, öyle mi? Bu ne cüret!
• Şatafata, saraylara, uçaklara, devletin itibarına bütçe vardı, sokağın dilsiz çocuklarına, onların yaşam koşullarını iyileştirmeye para yoktu öyle mi?
• Onları barınak adı verilen ölüm kamplarında bordrolu katillere ya da aç bırakıp birbirlerine parçalatınca, ötanazi ile acı çekmeden huzura
kavuşsunlar diye ayaklarına kapanırız mı sandınız?
• İşçilere mezar olan madenleri, raydan çıkan trenleri, deprem riski altında olan kentleri ıslah edemediniz, etmediniz, aynı göğün altında yaşadığımız hayvanları mı ıslah edecektiniz?
• Peki sırada ne var? Açlık çekenleri öldürerek açlığı, yoksulları katlederek yoksulluğu bitirmek mi?

Cevaplar malum. Zahmet etmesinler. Kulakları kendi sesinden başka her şeye sağır, vicdanları dilsiz o vekilleri çok iyi tanıyoruz! Hadi anlatsınlar bakalım şimdi Diyarbakır, Galeria’da mahsur kalan kedileri kurtarmak için seferber olan halka nasıl bir hayvan terörü tehdidi altında olduğumuzu! Acıdan titrerken korkulu gözlerle boş boş bakınan, yardım istemek için havlamaya bile gücü kalmamış köpekleri, kendi hayatlarını tehlikeye atarak enkaz altından çıkaran insanlara tarif etsinler düşmanı. Yıkılma riski altındaki apartmanının girişine “3.katta kedim var. Lütfen kurtarın” yazısı asan yurttaşa kabul ettirsinler hadi bu sadizmi. Orman yangınlarında yuvasız kalmış yaban domuzlarını bile besleyen şefkat dolu yüreklere, martılara simit atan aşıklara, biber gazı yemiş köpeklerin gözlerini talsitli suyla yıkayan direnişçilere boyun eğdirsinler bakalım, eğdirebilecekler mi?! Boyun eğdiremeyecekler bu halka! Vicdanları kötürüm bırakamayacaklar! Biliyoruz ki, Gebze’de olanlardan sonra, bugünü yeni bir milat alıp hız kesmeyen bu kanlı sadizme dur demezsek, iktidarlarına başka kurbanlar arayacaklar. Sırayla boyun eğmeyen, ağızlarından konuşmayan, ranta ve paraya tapmayan herkesin kapısına uğrayacaklar. Bu katliamlar yanlarına kar kaldığı takdirde bir sonraki hedef kim olacak? Saray rejimi kazanamayacak. İktidar ve emrindeki gözü dönmüş caniler kazanamayacak! Dayanışma ağımızı tüm yurda yayacağız. Sonuna kadar direneceğiz. Gebze’deki katliama şahitlik eden koca bir ülkenin ortak vicdanını gömemeyecekler, o masum canlara ettikleri zulüm ve döktükleri kan onların sonu olacak!