Ezop’un Dili ve Siyasetin Dili
Antik çağ masalcısı, hiciv ustası Ezop’tan (Aisopos) dün bir eşek hikayesi paylaşmıştım.
Bugün de bir dil söylencesi aktarayım.
Trakyalı bilge Ezop, bir başka bilge Ksantus’un uşağı, hizmetcisidir.
Efendi Ksantus, bir gün dostlarına bir ziyafet vermeyi kararlaştırır ve Ezop’a “Bu akşam çok değerli misafirlerim var. Çarşıya git, en güzel, en leziz yiyecekleri al. Öyle bir masa hazırla ki, tüm dostlarım yediklerini beğenip mutlu olsunlar” der.
Ezop alışverişi yapar, mutfağa girer, çeşit çeşit yemekler, tatlılar yapar.
Ziyafet saati geldiğinde masaya oturanlar, menü karşısında şaşkına döner.
Çünkü masadaki tüm yiyecekler dana ve kuzu dilinden yapılmıştır.
Ksantus konuklarına belli etmeden Ezop’a kızar.
“Sen ne yaptın. Sana dünyanın en güzel, en leziz yiyeceklerini al demiştim. Sen sadece dil almışsın.”
Ezop sakin ve gülümser bir ifadeyle cevaplar.
“Siz bana çarşıdan dünyanın en güzel, en tatlı şeyini al, getir dememiş miydiniz? Ben de dediğinizi yaptım. Dil dünyada var olan en güzel, en tatlı şeydir. Bütün bilimlerin anahtarı dildir. İnsanlar dilleriyle anlaşırlar; sevgimizi, düşmanlığımızı dilimizle anlatırız. Dil olmasaydı halimiz haraptı.”
Yemeğe katılanlar Ezop’u doğrular ve yiyeceklerin çok güzel olduğunu söyleyerek teşekkür ederler.
Aradan bir süre geçer. Efendi Ksantus yine Ezop’u çağırıp talimatı verir.
“Hiç sevmediğim insanlar bu akşam yemeğe geliyor. En kötü yiyecekleri al getir, onlara çok kötü masa hazırla. Yediklerine pişman olsunlar.”
Ezop yine alış verişi yapar, yine dillerle hazırlanmış bir masa kurar.
Ksantus bu kez çok sinirlenir ve Ezop’u azarlar.
“Ben sana en kötü yiyecekleri al demiştim. Sen yine sadece dil almışsın. Amacın ne?”
Ezop yine sakin ve gülümser bir ifadeyle yanıtlar.
“Dünyada en güzel, en tatlı şey dildir ama aynı zamanda en kötü, en acı bir yönü de vardır. İnsanları birbirine katan dildir. Sövüp saydıran, işi kavgaya kadar götüren, çatışmaları doğuran hep bu dildir. İnsanlar ne çekerse dillerinden çekerler.”
Kıssadan hisse.
Datça’da yerel seçim yaklaştıkça siyasetin dili kötüleşti.
CHP adayı Aytaç Kurt’un “Mafyatik ve medyatik tipler Datça’yı ele geçirmek istiyor” karalamasına bağımsız aday Mesut Yar, “vasat, liyakatsız, işbilmez” gibi düşük LQ’lu sözlerle yanıt verdi.
Hiciv, mizah karaborsada.
Adaylar bu dili tercih edince, yandaşlarının da dili keskinleşiyor, toplum kutuplaşıyor.
Oysa dil sadece bir tat alma organı değil, aynı zamanda insanlar arasında iletişimi sağlayan bir simgeler sistemidir.
Sanıyorum antik çağın tragedya yazarı Aeskhyios’un sözüydü.
“Dizginsiz dil, sadece sahibine değil, topluma da bela getirir.”
İyi haftalar.
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum