Cumhuriyetin ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemişti
Bodrum Çevre Platformu Temsilcisi Dr. Murat Özyaba, Cumhuriyet Bayramı ile ilgili olarak bir kutlama mesajı yayınladı. Kutlama mesajı Cumhuriyet’in kuruluş sürecini anlatan bir özet özelliğini taşıyor.
Dr.Özyaba Erzurum Kongresi’nden başlayarak 101.yıla kadar olan sürecini anlatırken “Cumhuriyetin ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiştir. 29 Ekim ve 30 Ekim günündeki 101 pare top atışından başka, tüm halkın sokaklara dökülerek coşku içinde Cumhuriyeti kutlaması, tamamen bir halk hareketi olarak gerçekleşmiştir…” ifadeleri oldukça dikkat çekici. Üstelik bu ifade adet üzerine ölü toprağı serilmiş halkımıza önemli bir mesaj olarak değerlendirilebilir.
Bodrum Çevre Platformu Temsilcisi Dr. Murat Özyaba’nın mesajı şu şekilde;
“23 Temmuz ile 7 Ağustos 1919 tarihinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresinin önemi büyüktür. 1. Dünya Savaşında yenilen ve dağılan Osmanlı İmparatorluğu topraklarını paylaşan işgalci kuvvetlere karşı, manda ve himaye reddedilmiş, Mondoros Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı anda Türk vatanı olan toprakların parçalanamayacağı ve ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.
23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa’da ilk kez “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” ifadesiyle Cumhuriyete uzanan yolun yapı taşlarını döşemiştir. Sonrasında 30 Ağustos 1922’de Yunan birliklerinin mağlup edilmesiyle sonlanan Kurtuluş savaşı, bu 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından yönetilmiş, nihayet 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı İmparatorluğu fiilen ve hukuken sonlanmıştır.
27 Ekim 1923 tarihinde hükümetin istifası ile ortaya çıkan durum, tam da Gazi Mustafa Kemal Paşanın istediği zemini oluşturmuştur. 28 Ekim 1923 tarihine kadar yeni bir hükümetin kurulamaması üzerine, aynı günün akşamı tüm arkadaşlarını Çankaya Köşkünde toplayan Gazi Mustafa Kemal; “Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz” ifadesiyle yolu belirlemiştir. Aynı gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasa’sının bazı maddelerini değiştiren Kanun tasarısı hazırlanarak 29 Ekim 1923’de toplanan Mecliste “Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir” hükmü konulmuş ve “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri arasında alkışlarla ilelebet payidar kalacak yönetim şekli kabul edilmiştir.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalar son bulmuş, devlet başkanlığı konusu çözüme kavuşmuş, hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlenmiştir. Buna göre; Cumhurbaşkanı Başbakanı atayacak, Başbakan da bakanlarını seçim Cumhurbaşkanının onayına sunacaktır. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. Mecliste yapılan oylamada Gazi Mustafa Kemal, oybirliği ile Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş, ilk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmiş ve Türk tarihinde yeni bir devir açılmıştır.
Cumhuriyetin ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiştir. 29 Ekim ve 30 Ekim günündeki 101 pare top atışından başka, tüm halkın sokaklara dökülerek coşku içinde Cumhuriyeti kutlaması, tamamen bir halk hareketi olarak gerçekleşmiştir. Daha sonra 26 Ekim 1924 tarih ve 986 numaralı kararname ile Cumhuriyetin ilanının 101 pare top atılarak ve planlanacak özel bir programla kutlanmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla Cumhuriyetin 101. Yılında 101 pare top atışıyla kutlanmasının anlamlı olduğu tartışmasız olan Cumhuriyet, tüm yurtta tam bir milli bayram havasında kutlanacaktır.
Cumhuriyetin ilanı, Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Atatürk Devrimlerinin en önemli parçasıdır, aynı zamanda diğer yenileşme ve reformların da önünü açan bir siyasal devrim hareketidir. Cumhuriyet sayesinde eğitim başta olmak üzere kadın hakları, toplumsal değişim, laiklik ve demokrasi yolculuğunda çok önemli devrimler yapılmıştır.
Cumhuriyet değerleriyle yaşayan ve yaşatılacak olan Bodrum Çevre Platformu, Cumhuriyet meşalesini, Bodrum’da olduğu gibi tüm Türkiye coğrafyasında sonsuza dek yakmaya devam edecek, koruyacak ve geliştirecektir…”
29 Ekim ve 30 Ekim tarihlerinde yeniden bir halk hareketi muhakkak gereklidir.
Özgür ve özel olmayan o zat Atatürk’ün koltuğuna layık değildir.