Bu Nasıl Hayvan Sevgisi ?
Sokak hayvanları ile ilgili olarak iktidar kanadının çıkarmaya çalıştığı yasa beklenmedik güçte bir muhalefet ile karşılaştı. En azından benim için. Öyle ya, çağdaş eğitim, İstanbul Sözleşmesi gibi hayati meselelerde iktidar istediğini nispeten kolaylıkla aldı, ama sokak hayvanları konusunda zorlanıyor. Hatta, o kanattan işin çok da üstüne gitmemek taraflısı sesler bile çıkmaya başladı. Başımızda, hiçbir zaman olmadığı kadar önemli, hatta yaşamsal sorunlar varken, sokak hayvanlarının kamuoyunda bu kadar ön plana çıkması beni şaşırtıyor. Örneğin, çocuklarımızın yeterli beslenememesi toplumumuz için yaşamsal bir sorun. Bilmekte fayda var ki, çocuğun beyni 2-3 yaşına kadar gelişir. Bu dönemde beyin yeterli miktarda protein, yani süt ve et ile beslenemez ise nöronal gelişmesi tamamlanamayabilir. Ve bu yapısal eksiklik ilerde çok iyi beslenilse de telafi edilemez. Bu tehdit altında yüzbinlerce, belki daha fazla çocuğumuz var. Konunun önemini idrak etmek ve sorumluluk üstlenmek vatandaşlık görevimizdir. Konumuza dönersek, bu günlerde yabancı basında bile, bizle ilgili önde gelen haber, sokak hayvanları yasası ve ona karşı oluşan güçlü muhalefet. Onlar da ilgiyle izliyorlar durumu, yani.
Sokak hayvanları ile ilgili olarak iktidar kanadının çıkarmaya çalıştığı yasa beklenmedik güçte bir muhalefet ile karşılaştı. En azından benim için. Öyle ya, çağdaş eğitim, İstanbul Sözleşmesi gibi hayati meselelerde iktidar istediğini nispeten kolaylıkla aldı, ama sokak hayvanları konusunda zorlanıyor. Hatta, o kanattan işin çok da üstüne gitmemek taraflısı sesler bile çıkmaya başladı. Başımızda, hiçbir zaman olmadığı kadar önemli, hatta yaşamsal sorunlar varken, sokak hayvanlarının kamuoyunda bu kadar ön plana çıkması beni şaşırtıyor. Örneğin, çocuklarımızın yeterli beslenememesi toplumumuz için yaşamsal bir sorun. Bilmekte fayda var ki, çocuğun beyni 2-3 yaşına kadar gelişir. Bu dönemde beyin yeterli miktarda protein, yani süt ve et ile beslenemez ise nöronal gelişmesi tamamlanamayabilir. Ve bu yapısal eksiklik ilerde çok iyi beslenilse de telafi edilemez. Bu tehdit altında yüzbinlerce, belki daha fazla çocuğumuz var. Konunun önemini idrak etmek ve sorumluluk üstlenmek vatandaşlık görevimizdir. Konumuza dönersek, bu günlerde yabancı basında bile, bizle ilgili önde gelen haber, sokak hayvanları yasası ve ona karşı oluşan güçlü muhalefet. Onlar da ilgiyle izliyorlar durumu, yani.
Kentlerin sokak hayvanları sorunu medeni dediğimiz ülkelerde nasıl ele alınıyor, bir bakalım. Burada ana fikirleri ele alıyoruz, detayları merak edenler araştırabilirler: Örneğin, Avrupa’da hayvan beslemenin çok sıkı takip edilen kuralları vardır. Para hatta hapis cezası bile geçerli. Kişiler, evcil hayvanlarının beslenmesinden, sağlığından/aşılarından, eğitiminden ve çevreyi kirletmemesinden sorumludurlar. Bazı ülkelerde evcil hayvanların resmi makamlara kaydı gereklidir, ve yıllık vergiye tabidirler. Ayrıca, hiçbir medeni ülkede sokak hayvanları kentliler ile alt alta, üst üste yaşamazlar. Bunu Avrupa’ya her gittiğimizde biz de görüyoruz. Oralarda, sokaklarda kedi, köpek olmadığı gibi, es kaza biri gözlenirse, yetkililer hayvanı hemen alır, ve prosedürlere göre gereği neyse onu yapar. Sokaklarda sahipsiz kedi ve köpek dolaşması hem hayvan hem de insan haklarına aykırıdır. Bu hayvanların belediyelerce veya çeşitli barınaklarda koruma ve bakım altına alınması gerekir. Bazı ülkelerin hayvan kanunları bu barınaklarda bulunan evcil hayvanların, belirli şartlar altında itlafına izin vermektedir. Aklı başında olan hiç kimse bir canlının öldürülmesini elbette istemez, zira amaç başıboş hayvan sorununu çözmektir, hayvanları öldürmek değil.
Öte yandan biliyoruz ki, bu sorumluluğu sadece, zaten diğer asli görevlerini yerine getirmekte zorlanan belediyelere yüklemek çözüm olmayacaktır. Aksi takdirde muhalif belediyeler ile seçmeni arasında problem çıkarmaya çalışanların ekmeğine yağ sürülmüş olacaktır. Yani, belediyelerin imkansızlıklardan dolayı hayvan itlafı hakkına karşı çıkmak yerine böyle bir gereğin ortaya çıkmaması için yapılması gerekenler üzerinde konuşmalı, kafa yormalıyız. Örneğin, belediyelerin başıboş hayvan bakım vergisi alması sağlanabilir. Hayvan severler toplanıp belediye bakım evlerine destek olurlar, veya kendileri ayrı barınaklar açarlar. Hayvanları sokakta beslemeye çalışıp, çevreyi de kirletmek yerine, sahiplenilir ve sorumluluğu üstlenilir. Bunlar hemen akla geliverenler. Batıda hiçbir ülkede hayvanlar, sağlık nedenleri gibi özel durumlar hariç uyutulmadıklarına göre, demek ki bu işin çözümü var. Yapılması gereken, hayvan itlafını yasaklamak gibi hiçbir şeyi çözmeyen, belediyelerin işini zorlaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayacak olan bir iddiaya saplanıp, kafayı kuma gömmek yerine, sokak hayvanlarının haklarının, insan haklarını da ihlal etmeden, korunabilmesi için kafayı çalıştırmak olmalıdır.
Hemşehrilerimize de yükümlülüklerimiz var. Dışarda agresif köpekler toplaştığı için korkup dükkandan dışarı çıkamayan çocuklu kadınlar, saldırgan köpek sürüleri mesken tuttuğu için evinin yolunu değiştirenler, evinin önündeki köpek pisliklerini temizlemek zorunda kalanlar, köpekler saldırdığı için motorsiklet kazası geçirenler; bunlar benim Bodrumda bizzat şahit olduklarım. Kimse, birilerinin keyfi yerine gelecek diye, bir sokak köpeği tarafından ısırılıp, hastahane köşelerinde her ay aşı kuyruğunda beklemek zorunda değil. Bütün bunları bırakın, kendince mekruh gördüğü bir sokak hayvanının temas etmesinden rahatsız olanlar da olabilir. Bu insanların hakkını yok saymak kolaycılığı, kendine aydın payesi biçenlere yakışmaz.
Bu yazıyı Muğla Milletvekili Gizem Özcan’ı kutlamadan bitirmek de olmaz. Kendisi, Meclise çocuklarımızın yetersiz ve sağlıksız beslenmesi üzerine bir soru önergesi vermiş. Umarız, Cumhuriyetimizin geleceğini ilgilendiren bu konu gereken ilgiyi ve desteği görür.
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum