Bodrum’un Derdi

Yayınlama: 15.07.2024
600
A+
A-

GİRİŞ

bodrum-sokak-haber-youtube-abone
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
previous arrow
next arrow

Bodrum’un resmi nüfusu 200.000 civarında olmasına rağmen burada ikamet eden nüfus çok daha fazladır. Tatil sezonunda ise toplam nüfusun 1.000.000’a yaklaştığını söyleyenler var. Öte yandan, su kullanımı ve atıksu karakteristikleri oldukça farklı olan, sadece belirli aylarda Bodrum’da ikamet eden önemli bir “ikinci konut” nüfusu da mevcut. Ayrıca, Bodrum çok engebeli bir yarımadaya yayılmıştır. Bu çarpık ve karmaşık durum Bodrum’a özel problemler getirmekte, altyapı problemlerinin çözümünü ciddi bir şekilde zorlaştırmaktadır. Bodrum bir ilçe olduğu için tüm altyapı planlama ve yatırımı Muğla Büyükşehir Belediyesi ve DSİ. 21. Bölge Müdürlüğü yetki alanına girmekte; bu da Bodrum için göz önüne alınması gereken bir başka şart olmaktadır.

Akdeniz Havzası iklim krizinden en çok etkilenen bölgeler arasındadır ve atmosferik sıcaklık artışı dünya ortalamaları üzerinde seyrederek 2°C’yi şimdiden bulmuştur. Bu da bahsini ettiğimiz göç problemi yanında ciddi bir tehdit olarak ortadadır. Bodrum, eşsiz koyları, doğası ve tarihsel mirası ile dünyada eşi pek az bulunur yörelerdendir. Bu nimetlerin korunabilmesi ise, rant baskısına karşı koyabilmenin yanında,  yeterli altyapının tesisi ve işletilmesi ile mümkün olabilir. Ancak, görülüyor ki, Bodrumun işi çok zordur ve Belediyesi, esnafı, turizmcisi, çiftçisi, iş adamı ve ahalisi birlik ve dayanışma içinde olmadıkça pek de çıkar yol gözükmemektedir.

Öte yandan, altyapı konuları esasta teknolojiktir. Bu gerçeğe gereken önemi vermeli, teknik temelden yoksun, başka amaçlara yönelik beyanlara prim vermemeliyiz. Dolayısı ile bu yazı da, konuları her boyutu ile ele alabilme uğruna, yer yer teknik konulara değinmektedir. Umarız, bu durum  kolayca okunabilirliğini olumsuz yönde etkilemeyecektir.

HER İŞİN BAŞI PLANLAMA…

Bodrum ilçesi yaklaşık 680 km², oldukça engebeli bir alana yayılmıştır. Bodrum’a şimdiye kadar yapılan su ve kanalizasyon yatırımlarının hiçbiri kamuya açık, uzun vadeli bir master plan ve fizibilite raporuna dayanmamaktadır. Tüm alternatiflerin değerlendirildiği saha araştırmalarına dayanan, halkla paylaşılmış nazım çalışmalara pek rastlamıyoruz. Bu da Bodrum’un maalesef talihsizliğidir. Zira, Bodrum bir ilçe olmakla beraber altyapı problemleri birçok büyükşehrinkinden daha karmaşıktır, neredeyse İstanbul ile yarışır. Oysa, yukarda sözü edilen çarpıklığın getirdiği özel problemlerin aşılabilmesi için, ancak bir master plan çalışması ile elde edilebilecek çok boyutlu, bütüncül, fizibilitesi irdelenmiş ve sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç vardır. Örneğin, Bodrum’a Geyik barajından su getirme projesi de böyle bir çalışmaya dayanmaz. Öyle olsaydı fizibilitesinin o zamanlar gündemde olan Dalaman ve Ekinambarı alternatifleri ile irdelenmesi gerekirdi, ve belki de uzun vadede en optimal çözüm olmadığı görülebilirdi.

Su ve kanalizasyon tesisleri için master plan etabı, projelerin ilk aşaması olarak düşünülmelidir, ve önerilen çözümlerin ilgililer için her yönü ile gerekçelendirilmesi amacını güder. Çeşitli kullanıcılara göre kişi başına birim su kullanımı ve atıksu, kirlilik yükleri, gerekli su kalitesi, yine kullanıcılara göre mevsimsel nüfus, su ve atıksu projeksiyonları, imar planı verileri vb. gibi bilgiler master plan seviyesinde yapılacak araştırmalar sayesinde belirlenebilir. Bir diğer önemli husus yer altı ve yer üstü su kaynaklarımız ve özellikle denizlerimiz ile ilgili güncel, nitel ve nicel bilgilerdir. Su kaynaklarımız ile ilgili yeterli hidrojeolojik, hidrolojik, oşinografik ve biokimyasal veriler ile gerek görülen pilot tesisi, zemin ve topoğrafya çalışmaları olmadan doğru mühendislik çözümleri elde edilemez. Bu konudaki eksiklerimizi gidermenin yolu da master plan seviyesinde ele alınacak saha ve arşiv araştırmaları ile, ilgili bilimsel çalışmalardır.

Sonuçta, ileri sürülen öneriler, diğer alternatiflere göre fizibilitesi ispatlanmış, sürdürülebilir çözümler olmalıdır. Önerilen çözümlerin uygulamasının kademelendirilmesi de fizibilite çalışmasında yer almalıdır. Kısa, orta ve uzun vade yatırım planları ancak bir master planda ele alınabilecek bir bütünün parçalarına dayandırılırsa anlamlı olur. Aksi takdirde yap-bozların getireceği israf kaçınılmazdır ve arzulanan sonuçlar da elde edilemez.

Kentsel altyapı ile ilgili master plan ve fizibilite raporlarının amacına ulaşabilmesi için halka açık olması gerekir. Bu şekilde, uyulması gereken kriterler ve şartlar tüm uygulamaları kapsayabilecek ve gelişmeler kamuoyu tarafından takip edilebilecektir. Master plan çalışmalarının bir önemli faydası da, önerilen amaçlara ulaşılabilmesi için, sorumlu kurumların benimsemesi gereken idari ve yönetimsel yapıyı, kalite kontrol ve organizasyon kriterlerini de belirliyor olmasındadır. Bu bağlamda, master plan bulguları ve önerileri, su ve kanalizasyon idarelerinin performans hedeflerinin belirlenmesi için sağlam ve gerçekçi bir temel teşkil edecektir.

Bu tür çalışmalar, şartların gerektirmesi halinde sürekli de olabilir. Örneğin, İstanbul kanalizasyon master planına 60’ların ortasında başlanmış, şehrin aşırı hızlı gelişmesinin sonucu 80’lerin ortasına kadar birkaç revizyon gerçekleştirilmiştir. Ancak, master plan çalışmalarının il ölçeğinde ele alınması, tercih sebebi olmakla beraber şart da değildir. Bu kapsamdaki çalışmalar, gerektiğinde ilçe ölçeğinde olabileceği gibi, önemli projeler bazında da ele alınabilir. Zaten, ciddi finans kuruluşları kredi taleplerini değerlendirirken yeterli bir master plan ve fizibilite raporu ararlar.

YA ACİL İHTİYAÇLAR ?

Bundan sonrası, “Plan filan iyi de, suyumuz akmıyor günlerdir, ne olacak halimiz ?” diyenler için. Öncelikle buraya kadar beraber olduğunuz için teşekkürlerle. Neresinden bakarsanız bakın Bodrum için bir su ve kanalizasyon master plan çalışması bir ila iki senelik bir çalışmadır. Elbette, böyle bir süre beklemeden, eş zamanlı olarak ele alınması gereken acil konular olacaktır. İlk ele alınması gereken konular arasında, Bodrum kentinin, başta DSİ hattı diye anılan kesimi olmak üzere, su şebekesinin islahı gelir. Bodrum su şebekesinin kayıp/kaçak oranı nedir, tam bilemiyoruz, çünkü belediyelerin yönetmeliklere göre yayınlamak zorunda oldukları su dengesi tablolarına ulaşım imkanımız yok. MUSKİ, Muğla geneli için %43-44 gibi bir oran veriyor. Bodrum için bu değerin daha da yüksek olduğunu tahmin etmekle beraber, rapor edilen bu mertebe bile kabul edilemez. Yönetmeliklerin uzun vadede müsaade ettiği değer %25’dir, ancak bir su fakiri olan Bodrum’da bu değer, iklim krizi kuraklıklarının arifesinde olduğumuz şu günlerde en fazla  %15-20 bandına çekilmelidir. Genel bilgi olarak söyleyebiliriz ki, işin esası şebekedeki basınçların etkin bir şekilde yönetilebilmesidir. Bu amaçla basınç kontrolunu sağlayabilmek için şebekede uygun alt bölgelerin ve etkin bir SCADA (Supervisory Control and Data Acquisition – Denetleyici Kontrol ve Data Toplama) sisteminin tesisi şarttır.  Artık, günümüzde kentsel bir su şebekesinin basınçlarını SCADA olmadan yönetmek, modern yolcu uçaklarını bir navigasyon sistemi olmadan pusula ile uçurmaya benzer.

Bir diğer konu da, Bodrum’a kısa ve orta vadede hizmet edebilecek bir su kaynağının oluşturulması olacaktır elbette. Hemen söyleyelim, Bodrum/Milas havzasında, bırakın uzun vadeyi, Bodrum’un güncel su ihtiyacına bile, kalite ve kapasite olarak cevap verecek, mevcut veya planlanan bir baraj tesisi yoktur. Deniz suyunun arıtılması alternatifi için ise konu önceden  her yönü ile iyice analiz edilmeli ve gerekli fizibilite çalışması yapılmalıdır. Aslında, Bodrum su konusunda yörenin belki en şanslı kenti. Hemen 30km doğuda, havaalanının yanıbaşındaki temiz, ama tuzlu Ekinambarı yeraltı su kaynakları sayesinde… DSİ burada ilk ölçümlerini 90’ların ortalarında yapmış, sonra da yörenin hidrojeolojisi 2001 tarihli bir TÜBİTAK raporu ile incelenmiş. DSİ ölçümlerine göre burada Bodrum’un ihtiyacının çok üstünde kapasite var. İlk aşama olarak da, 1 m³/sn’lik bir debinin tahsisi MUSKİ’ye, DSİ tarafından yapılmış durumda. Bu da yılda 31.500.000m³ su demektir ve Bodrum’un güncel açığının tamamını karşılamaya yeterlidir. Ekinambarı kaynakları halen çevre halkı tarafından mesire yeri olarak da kullanılmaktadır ve sularının tuzluluğu Ege Denizinin ancak dört ila beşte biri kadardır. Yani, burada tesis edilecek bir desalinasyon tesisinin ilk yatırım ve işletme maliyeti deniz suyuna nazaran yarı yarıya olabilecekir. Ayrıca, Ekinambarı suyu denize nazaran çok daha az tuzlu olduğu için, arıtma atığı salamura tuzluluğu da Ege’ninkinin yarısı civarında olacaktır. Kaldı ki, bu salamuranın yöredeki karstik zemine geri basılması da olasıdır. Bu durumda, Ekinambarı’nda tesis edilecek bir arıtmanın, ilave bir atık uzaklaştırma maaliyeti olmaksızın, çevreye hiçbir olumsuz etkisi de olmadan işletilmesi mümkün olacaktır. Oysa, deniz suyu desalinasyonu atıklarının tuzluluğu Ege denizininkinin yaklaşık iki mislidir ve bu atıklar etkin bir şekilde arıtılmadan Bodrum’un hassas koylarına verilemez.

Master plan çalışmalarına paralel olarak, öncelikle ele alınacak su şebekesi islahı ve Ekinambarı’ndan su getirilmesi konuları elbette bir program dahilinde gelişecek yatırımlardır. Ancak, bu planlama en kısa zamanda sonuçların alınmasına yönelik bir şekilde kademelendirilebilir. Yani, hızla gerekli proje, şartname ve ihale işlerinin ikmal edilmesi ile acil konulara hemen el atılabilir ve kısa zamanda halkı rahatlatıcı sonuçlar alınabilir. Örneğin, gerekli mühendislik işlerinin ikmal edilmesi ile birlikte, DSİ hattının revizyonu işinde ilk sonuçlar hemen bir kaç ay içinde alınabilir. Zaten az tuzlu olan Ekinambarı sularından bir miktar, ham olarak da olsa, Torba deposunda diğer sular ile seyreltilerek Bodrum’a verilebilir ve önümüzdeki yıl Bodrum’a su temininde bir rahatlama sağlanabilir.

SONUÇ YERİNE…

Bu yaz su namına, yer altı veya yer üstü, elde ne imkan varsa, öyle pek de sık eleyip dokumadan kullanmanın yolunu aramak zorundayız. Ama önemli olan, bu yıl kaçınılmaz olarak yaşanacak bu susuz yaz tablosunun tekrar etmemesi, Bodrum’un kaderi olmaması. Bunun için de Bodrum’un kapsamlı yatırımlara ihtiyacı vardır, dolayısı ile de acilen bir su ve kanalizasyon master planı ve fizibilite raporu çalışmasının başlatılması gerekir. Bodrum’un uzun vadeli ve sürdürülebilir bir su ve kanalizasyon altyapısına kavuşabilmesinin bir başka yolu yoktur.

Yolu yoktur demek kolay da, başta da söyledik, hiç de kolay değil bu işler. Bizde adettir, hemen topu ‘Başkan’a atarız. Birileri iyi çalışmıyordur, yanlış işler yapıyordur, onu bunu kayırıyordur, falan, filan… Peki, bizlerin, bu şehrin hemşehrilerinin hiç mi sorumluluğu yok?  Hepimiz, hala güzelliklerini kaybetmemiş bu cennet yurt köşesinin, havasından, doğasından, denizinden, tarihinden, kültüründen bizleri mutlu eden onca şey alıyoruz. Alıyoruz da, karşılığında ne veriyoruz? Bu nimetleri hak etmek, kaybetmemek, bizden sonrakilere devredebilmek için ne yapıyoruz? İşin esası bu soruyu sormakta. Eğer bizler gerçekten ‘buralı’ isek yaşadığımız yöre için de yapacaklarımız muhakkak vardır. Zira, bizi biz yapan burasıdır. Buranın sokakları, denizi, tarihi olmazsa bizim için birşeyler eksik demektir, ve o düzeni korumak öncelikle bizim işimizdir. Medeniyetin temelinde de böyle bir yerellik halet-i ruhiyesi vardır. Bu uğurda illaki siyasete girmek, aktivist olmak gerekmez; o taraklarda beziniz olmasa bile herkesin yapabileceği şeyler vardır. Bir duruş, bir tavır bile çok önemlidir, hele yeterince paylaşılabiliyorsa en ‘ses getiren eylemden’ bile daha etkilidir. Rant’a prim vermeyelim, Bodrum’a samimi olarak hizmet etmek isteyenlerin arkasında olalım, yerel idarecilere hem destek olalım hem de gerektiğinde tenkit etmekten çekinmeyelim. Kanun ve yönetmeliklerimizde, vatandaşın belediye hizmetlerine hem katılımına hem de onları denetlemesine yönelik hak ve görevleri vardır; bunları ciddiye alalım. Su, kanalizasyon, enerji, ulaşım ve o güzelim koylarımız hiç farketmez; bunlar Bodrum’da yaşamın temel öğeleridir, bizler için vardır ve ancak bizler talepkar olursak, konulara sahip çıkarsak tatminkar bir şekilde gelişebilir.

Bir de anekdot: Malum, Dante Alighieri 13. yüzyılda doğmuş, Floransalı bir İtalyan şair ve düşünürdür. Floransa’ya bir seyahatimizde rehber bizi Dante’nin yaşadığı mahalleye götürdü, ve çevre ile bilgi verirken şöyle dedi, “Buraları tamamen 13. yüzyıldaki hali ile muhafaza edilmiştir. Eğer bugün Dante dirilse ve evinden kilisesine gitmek istese yolunu gayet kolay bulur, çünkü geçeceği sokaklarda, göreceği yapılarda bir değişiklik yoktur.” Medeniyet herhalde böyle bir şey olsa gerek.

Vahap Samanlı

Gümüşlük Festivali Bananer 2 Temmuz 2024-2
Turgutreis-Uğur-Kampus_12 Temmuz 2024
halkarnas 27 haziran 2024
db
previous arrow
next arrow
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. Selçuk Tanyeri dedi ki:

    Sevgili Vahap,
    50 yılı aşkın okul ve mesai arkadaşlığımız sonrası Bodrum’a yerleşip, bu çok güzel olduğu kadar çok da sorunlu ilçenin su sorununa kafa yorman ve çözüm önerilerinde bulunman takdire şayan bir davranış, seni yürekten kutluyor ve çalışmalarında kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

    1. Vahap Samanlı dedi ki:

      Yüreklendirici sözlerin için çok teşekkür ederim.