Bodrum’un Değeri

Yayınlama: 29.06.2024
437
A+
A-

Değer kavramı hayatımızın en geçerli kavramlarının başında gelir. Ama bir şeyin değerini belirlemek için nesnel bir akıl yürütme yolu var mıdır? Bu konular, ta 18. yüzyıldan beri iktisat biliminin de temelinde yer almışlardır. İktisat perspektifinden sorarsak, bir şey, bir ürün pahalı ve kıymetli olduğu için mi değerlidir, yoksa değerli olduğu için mi kıymetlidir ve fiyatı yüksektir? Bu yazımızda bu sorunun Bodrum için hayati önemi olduğunu savunmaktayız.

bodrum-sokak-haber-youtube-abone
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
previous arrow
next arrow

Daha da açarsak:

Değer bir şeye özgü bir nosyon olarak mı ele alınmalı, ve ölçüsü de buna göre mi tespit edilmeli? Yoksa, o şey için oluşan veya oluşturulan talep sonucu beliren fiyatı mı, o şeyin değerinin ölçüsü olmalı?

Şimdi, biraz da Bodrum’un son 50-55 yıllık geçmişine bir bakalım;

Taaa yetmişlerin başına kadar Bodrum pek o kadar bilinmezdi. Mesela, Kuşadası ve Didim o zamanlar Bodrum’a nazaran daha önemli turizm merkezleri idi. O vakitler Bodrum, gerçek değeri ancak “mutlu bir azınlık” tarafından bilinen, cennet bir vatan köşesi idi. Bodrum’u ilk keşfeden yabancılar Ankaralı bürokrat aileler, sanatçılar, akademisyenler ve bunların peşinden gelen o zamanların yükseköğrenim öğrencileri olmuşlardır. Önce Cevat Şakir, sonra Azra Erhat, Bedri Rahmi, İlhan Berk ve diğerleri gibi zamanın entelektüelleri ve onların Mavi Yolculukları sayesinde Bodrum’un doğası, eşsiz koyları, tarihi ve kültürel güzellikleri kısa bir zaman içinde dillerden düşmez hale gelmiştir. İşte Bodrum’u olağan dışı bir cazibe merkezi haline getiren değerlerin bilinmesi, ortaya çıkması, İstanbul ve Ankara kökenli bu doğa, tarih ve kültür aşığı zümre sayesinde olmuştur. Ama, çok sürmeden, Bodrum, bu sefer başka yabancı “zümreler” tarafından ciddi bir rant baskısı altına alınmış, yerel halk bu taleplere karşı koyamamış veya karşı koymak gereğini pek duymamıştır. Lafı uzatmayalım. Bodrum’un esas değerlerinin önceliklerini kaybetmesi iki binli yılların başından itibaren iyice belirgin hale gelmiş, “Bodrum’a değer katma” adı altında gayri menkul ve tüketim sektörlerinin başını çektiği bir gelişme tablosu hakim olmuştur.

Peki, Bodrum’a değer katabilir misiniz ?

Eğer Bodrum’a talebi oluşturan değerleri, doğası, denizi ve tarihi ise, cevap kesinlikle hayır olur. Zira Allah vergisi bu nimetlere bir şey katmanız haddinize değildir. Yapmanız gereken onları korumak, geliştirmek ve daha ulaşılabilir kılmaktır. O zaman Bodrum’un gelişmesi de onun özgülükleri üzerine kurulmuş olur. Ama meydan, Bodrum’a “değer katmayı” savunanlara kalır ise, bu yeni değerler Bodrum’a özgün olmadığı için bu sefer Bodrum’un ve Bodrum’un insanının değişmesi gerekecektir. AVM’ler, kongre merkezleri, neredeyse turizmin önüne geçen inşaat ve gayrimenkul sektörünün başını çektiği bu Bodrum artık, başka bir Bodrum olmak durumundadır. Bu gelişmenin dinamiğini rant belirlediği için kontrolü de mümkün değildir. Günümüzde kentsel altyapı hizmetleri artık ileri teknoloji ve büyük yatırımlar gerektirir. Yörenin doğası dışında pompalanan böyle bir gelişme sonucu, artık temiz koyları da suları da bulamaz olmak kaçınılmaz olacaktır.

Zaman geçiyor ve Bodrum hızla içkin değerlerinin paralelinde değil de, şişirilen bir talep balonunun yarattığı değerler peşinde gelişerek, kaçınılmaz bir şekilde metamorfoza uğruyor. Benim yaşımdakilerin bildiği Bodrum’u bugün pek az kişi bilebilir. Bu tempo devam ederse, bugünün genç/orta yaşlılarının bildiği Bodrum’u da onların çocukları bilemeyecek. Asıl soru bu gidişin sonunun olup olmadığı. Bu sorunun rasyonel bir cevabı ancak, Bodrum’un değerinin kaynağının, yukarda anlatılmaya çalışıldığı üzere, ne olduğunu doğru belirlemek sureti ile verilebilir. Bodrumlular her fırsatta, bir “büyük” yanında, biraz da nefes almak için o biblo gibi Yunan adalarına gitmeden yapamıyor. Hem de, gümrüklerdeki kabul edilmesi zor onca zahmeti göze alarak. Ama zannetmeyelim ki, Bodrumda yaşananlar bir tek bize mahsustur. Ancak, adalardaki komşularımız vaktiyle, kararlarını yerel değerlerinden yana vermişler ve yüzyıllardır memleketlerini her türlü baskıya, ranta karşı korumuşlar.

Çok soru sorduk, ama son bir soru ile bitiriyoruz:

Biz mi akıllıyız, onlar mı?

Gümüşlük Festivali Bananer 2 Temmuz 2024-2
Turgutreis-Uğur-Kampus_12 Temmuz 2024
halkarnas 27 haziran 2024
db
previous arrow
next arrow
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.