“Beni Kategorize Etme, Ben Böyleyim!” Hem Putin, Hem Zelensky,  Hem de Trump’la Görüşürüm…

Yayınlama: 10.03.2025
190
A+
A-

Prof.Dr. Haluk Şahin “SOKAK” yazıları…
“Beni Kategorize Etme, Ben Böyleyim!” Hem Putin, Hem Zelensky,  Hem de Trump’la Görüşürüm…

Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
Turgutreis_Kampus_şubat-2025_Erken Kayit
vodafon_içkale_19_şubat_2024
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
previous arrow
next arrow

Sezen Aksu’nun “Beni kategorize etme” şarkısının yeniden liste başı olması gereken günler yaşıyoruz.

“Beni kategorize etme, benimle oynama

Yaftayı yapıştırıp, bana isim koyma”

Trump sonrası karmakarışık dünyada gene birileri bizi nereye koyacağını bilemiyor. Ya da nereye atacağını…

Amerika’da üç kongre üyesi, Dışişleri Bakanlığı örgütlenmesinde Türkiye’nin  “Avrupa” kategorisinden çıkarılıp “Ortadoğu” kategorisine sokulması gerektiğine dair bir önerge vermişler!

Yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan bu ülkeyi, İran, Libya, Suriye’nin yanına koyacaklarmış!

Türkiye’nin Avrupa Birliği projesine hep taş koyan, burnundan kıl aldırmayan Fransa’nın etkili gazetesi Le Monde ise tam o sırada bambaşka tellerden çalmış:

“Avrupa, Türkiye’yi bağrına basmalı, çünkü Türkiyesiz Avrupa’nın savunulması mümkün değil.”

Türkiye’yi farklı biçimlerde de olsa kategorize ederek bölgeye ve dünyaya nizamat verecekler.

Amerikan milletvekilleri Türkiye’yi Avrupa’dan atma bahaneleri arasında Türk demokrasisinin ciddi sıkıntıları olduğunu da belirtmişler.  O konuda kısmen haklılar.  Ama önce temsil ettikleri Trump Amerikasına baksınlar.  İnsan utanır!

Le Monde ise şöyle diyor:

“(Uzun yıllardır Avrupa ile ilişkileri limon rengi olan). Türkiye şu anda çok yönlü ve karmaşık diplomatik çehreleri olan bir ülke … Çok önemli, hatta vazgeçilmez bir NATO üyesi durumunda…. Hele Washington’un değişen tutumu ile daha da zayıflamış olan bir Avrupa için…”

Kabul etmek gerek: Erdoğan ile Fidan Türkiye’nin- tarih ve coğrafya tarafından belirlenen yapısal  “ne orada ne burada- hem orada hem burada” olmak avantajını  dış politikada iyi kullanıyorlar.  Hem Putin, hem Zelensky, hem de Trump’la savaşı konuşabilmek küçümsenecek bir şey değil.

Napolyon’dan sonra bir başka Fransız’a Türkiye’yi  Avrupa için “vazgeçilmez” olarak kategorize ettirmek kolay mı?

TROYA’DAN BU YANA…

Yıllardır yazıyorum.  Türkiye’nin eşzamanlı Doğulu ve Batılı çifte kimliği bizim yapısal özelliğimizdir; en büyük şansımız ve lanetimizdir.

Bütün sorun, bizim bunu nasıl kullanacağımız, sentez ya da şizofreni seçeneklerinden hangisini seçeceğimizdir.

“Çifte kimlik” bize (yani bu toprakları vatan sayanlara) tarihin ve coğrafyanın bindirdiği bir ağır yük ve bir çift kanattır. Kökleri milattan önce 12. Yüzyla kadar gider.  Doğu’nun zenginliklerini talan etmek için Batı’dan Troya’ya gelen kavimleri kendilerinden farklı bir dil konuşan ve “barbarbar” bağrışan Anadolu kavimlerine “barbarlar” demiş ve kendilerini onlardan ayırmışlardır.

O zamanlar Yunanca’da “Anatolia” güneşin doğduğu yer demekmiş.

Her sabah Bozcaada’dan baktığımızda hala öyledir.  Bazılarının bize bakışı da hala aynıdır.

GELGİT AMA GELGEÇ DEĞİL…

Doğu-Batı çizgisi haritalardan önce kafalara çizilmiş, çeşitli iniş çıkışlarla günümüze kadar gelmiştir.

Anadolu’ya hükmedenler değişmiştir.  Siyasi birim olarak bu coğrafyayı yöneten güç, onun bazen doğusunda, bazen batısında, çoğu kez de her iki tarafında olagelmiştir. Deniz yükselmiş ve çekilmiş, sonra yeniden yükselmiştir.

Ama iki-arada-bir-deredelik değişmemiştir. Coğrafya ve tarih böyle emretmektedir. Gelgittir, ama gelgeç değildir.

Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
Bodrum-25-26-Kampusumuze-Bekliyoruz-bahçeşehir
previous arrow
next arrow
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.