Afganistan’ın Alamancıları / Hasan Harmancı “Sokak” yazıları…
Bodrum’da Afganlar akla gelince onların Bodrum’u üçüncü bir ülkeye geçiş için kullanması akla geliyor…
Ancak günümüzde bu epey değişim göstermiş. Şimdi Bodrum’da göçebe konumunda olup da çalışma yaşamına katılmış ve Bodrumlu olmaya başlamış bir topluluktan bahsediyoruz…
Birçok göçebe gibi onlarda zor barınma ve beslenme koşullarında yaşama savaşı vererek, geçici ve özellikle inşaat işlerinde çalışarak ayakta kalmaya, ekmeğini kazanmaya çabalıyorlar.
Bodrum’un en düşük ücretlerini kazanarak Bodrum’da yaşamaya çalışmak yanında birde para biriktirerek çocuklarına, ailelerine bakma sorumluluğunu yerine getirmeye özen gösteriyorlar. Bodrum’un tüm göçmenleri gibi onlarda “bir gün” ülkelerine dönmek için sılanın kahrını çekiyorlar.
Her birinin ayrı bir Türkiye’ye geliş hikâyesi olsa da, dönüş özlemi ve amaçları neredeyse aynı.
Kimi uzaktan nişanlandığı sevdiğine kimi özlediği eşi, çocukları, anası-babası, kardeşlerine kavuşmak istiyor.
Afganistan neredeyse on yıllardır önce iki kutuplu dünyanın oyuncağı, şimdi de Amerikan emperyalizminin oyuncağı ve sömürgesi olmaktan kurtulamadı.
Halk bir yandan kurulan yeni düzenin ortaya koyduğu şeriattan, bir yandan da hayata tutunmak ve iyi koşullarda yaşayabilmenin umudunun peşinde. Gençliğini olmadık koşullarda sürdürmek zorunda olmak ayrı bir sorun bir de iskânsız yurtsuz yaşamak belası yakalarını bırakmıyor. Biraz para kazanıp ülkesine dönmek, araba almak, ev sahibi olmak ve evlenmek için yola çıkan binlerce insan Türkiye’de ikinci sınıf olmayı ister istemez kabul etmek durumunda kalmış görünüyorlar.
Türkiye’de ikamet hakkına sahip Afgan sayısı 40 bin civarında. Türkiye’deki gerçek Afgan göçmen sayısı ise 500 binin üzerinde. 15-30 yaş aralığında bulunan ve önemli bir kısmı erkek olan bu gençlerin neredeyse hiçbir sosyal güvencesi yok ve burada yaşamak zorunda olmalarından kaynaklanan nice trajediyle karşı karşıyalar.
Buna karşın umutlu olanlarda yok değil. Kimi üniversiteye gidiyor, kimi Bodrum’da olamasa da ev almaya çalışıyor. Bodrumda düzensiz iş koşulları nedeniyle tanıdığım bir genç Amasya köylerinde çobanlık yapmayı seçti. Bodrum onun için beklediği umudu vermiyor. Yüksek sömürü Bodrum’da katmerli bir hal almış durumda. Bir başkası Ramazan’dan hemen sonra ülkesine dönmeyi umut ediyor. Orada aşçıymış ve şehrin en işlek caddesinde lokanta işletiyormuş. Bodrumda aşçılık değil inşaatta işçilik yapıyor. Kimi cerrah ancak kalifiye dışı işlerde çalışıyor. K.) 23 yaşında ve hiç okul yüzü görmemiş, telefonunda mesaj yazamadığı için sesli mesaj bırakıyor arkadaşlarına. A.R. 27 yaşında çok güzel piyano çalıyor. Eğitimini sordum. “Ne okudum ne okumadım” diyor; “Ama okuyup yazabiliyorum” diyor. Farsça, Afganca, Türkçe ve Kürtçe biliyor. Kürtçe müzik dinlerken dikkatimi çekti. Mardin’de dokuz ay kalmış, orada öğrenmiş. Müziğe burada devam etme koşulu bulamadığı gibi Türkiye’de iletişim kurmakta zorlanmış. “Afgan’ız diye bizi gören yüz metreden geçiyor. Kedi-köpek muamelesi görüyoruz” diyor. Yanından uzaklaştığımda telefonundan müzik dinlemeye devam ediyordu; Neşet Ertaş çığırıyordu: “Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada”
Ş. liseyi bitirip gelmiş. 22 yaşında ve sekiz kardeşin en büyüğü. Ona göre herkese kendi toprakları güzel ama Türkiye’yi de çok sevdiğini söylüyor. Afganistan’da Kürt ve Özbek arkadaşları olduğu için Kürtçe’yi ve Özbekçe’yi çok iyi konuşuyor. En büyük sorunu Türkiye kimliği almak ve Bodrum’da yaşamak. H. 38 yaşında, ikisi kız beş çocuğu var. DAİŞ gelince şehirlerini terk etmek durumunda kalmışlar. Afganistan’da tekstil mağazası varmış. Şimdi çocukları geri dönüp işleri yürütmeye başlamışlar. Sabırsızlıkla Ramazan sonrası Afganistan’a dönmeyi bekliyor. Burada gündüz inşaatta gece ise çorbacıda çalışıyor. Biraz daha para biriktirip döneyim diyor. Afganistan Türkiye’ye göre epey ucuz ancak iş yok o nedenle geçim zor.
Bodrum’un kimliksiz ve vatansız Afganları bir gün ülkelerine dönecekleri ya da rahat gidip gelebilecekleri günleri sayıyorlar. O gün tüm sevdiklerine ülkelerinde pek bulunmayan hediyeler almak ve bir “Alamancı” edasıyla gitmek biraz olsun içlerini rahatlatıyor. İnsan ne de olsa göstermek ya da yakınlarını mutlu etmekle onur ve huzur duyuyor. Afganistan dışındaki göçmen ve mülteciler Afganistan’ın yeniden inşasında başrolü oynuyorlar. Ailelerine kıt kanaatte olsa gönderilen para Afgan ekonomisinde gözle görülür etki yaratıyor. Neredeyse her aileden en az bir iki kişi ülke dışında.
Türkiye’de Afgan olmanın birde bu yüzü var. Bodrum hiçbir göçebesine sahip çıkmadığı gibi onları da görmemeyi seçiyor. Çünkü onlar sadece mülteci artığı ya da üçüncü bir ülkeye kaçak yolcu.
Her ne olursa olsun onlarda “insan” değil mi.
Umudun gemisi ne yazık ki Bodrum’da onlar için kalkacak gibi durmuyor.