Adaletin Şeffaflığı İçin: İmamoğlu Davaları Canlı Yayınlansın!
1960’ların başında İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken Ceza Hukuku hocalarım bu alanın devleri sayılan Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ile Prof. Dr. Sahir Erman’dı. Dr. Çetin Özek de onların asistanıydı. Her üçü de mahkemelerin verdiği cezaların toplumsal işlevlerini sıraladıktan sonra “kamusal vicdanın tatmini” üzerinde ısrarla dururlardı:
Verilen cezanın toplumda karşılığı olmalı, insanları rahatlatmalıydı.
Prof. Dönmezer ile Prof. Erman, ceza hukukunun yalnızca bireyi değil, toplumu da ilgilendiren bir alan olduğunu sık sık hatırlatırlardı:
“Cezanın amacı, yalnız suçluyu ıslah etmek veya caydırıcılık sağlamak değil, aynı zamanda kamu vicdanını tatmin etmek ve adalet duygusunu gerçekleştirmektir.”
Bu gerçekleşmezse tüm hukuk sistemine güven sarsılırdı.
O zaman asistan olan Prof. Dr. Çetin Özek bu noktayı insanlarda bulunan “adalet duygusu”na ve beklentilerine bağlamıştı.
“Ceza adaleti, sadece failin değil, toplumun da tatmin edilmesini gerektirir. Hukuk, mağdurun ve toplumun adalet duygusunu okşamıyorsa, orada ceza adaletinden söz edilemez.”
Bütün Dünya İzliyor!
Şimdi nereden çıktı ceza hukuku üzerinde bu ukalalıklar diyeceksiniz. Türkiye’nin gündeminde bir numarada bulunan İmamoğlu davalarından çıktı tabii.
Bu gibi davalarda yalnızca sanık değil, tüm hukuk sistemi ve siyasal rejim yargılamaya giriyor da diyebiliriz. Her adım önemlidir.
Ama verilecek ceza hepsinden önemlidir.
Kararlar adil değilse derin yaralar açılır ve bazen yüzyıllarca kanar…
Sokrates, Mandela, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş “hala kanayan yaralar” kitabında geçen bazı isimler…
Kime İnanacağız?
Deniyor ki, bu davalarda yalnızca Ekrem İmamoğlu değil tüm yargı sistemi ve siyasal rejim yargılanmaktadır. Çünkü tutuklanan kişi yalnızca İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı değil, ülkenin en köklü ve büyük partisi CHP’nin Cumhurbaşkanı adayıdır. Kamuoyu yoklamaları onun başta şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm olası adayların önünde olduğunu göstermektedir. Bu davalardan amaç onun Başkan seçilmesinin engellenmesidir. Bir önalmadır, pratik sonuçları açısından bir çeşit peşin darbedir.
Buna karşılık iktidar mensupları ve medyası İmamoğlu’nu büyük yolsuzluklar ve usulsüzlüklerle suçlayıp, bir çeşit çete reisi gibi resmetmekteler. O dehlet verici bir mücrimdir. Götürdüğü para muazzam, kurduğu ilişkileri girift ve şeytanidir.
Adalet Yerini Nasıl Bulur?
Döneme damgasını vuran bu davanın yeni bir kanayan yaraya dönüşmesi istenmiyorsa, yukarda andığım hukuk bilgelerinin dediği gibi, yargılamanın hem süreç hem de karar olarak kamu vicdanını tatmin etmesi ve “Oh be, adalet yerini buldu!” dedirtmesi gerekiyor.
Haksinaslık ve adalet duygum nedeniyle İmamoğlu’nun aday olması için imza atan 10 milyon kişiden biri olarak, çevremdeki büyük çoğunluk gibi ben de gerçekleri öğrenmek istiyorum!
Savcılar ellerinde ne varsa saklamasınlar. Mahkemede sergileyecekleri kanıtlarla iddialarını ispatlarlarsa kararımı değiştiririm, seçimde İmamoğlu’na oy vermem, başkalarının da vermemesi için elimden geleni yaparım.
Yok, kanıtlayamaz ve hala İmamoğlu’nun seçime girmesine engel olurlarsa “Bu ne biçim adalet!” haykırırım. “Bu ne biçim hukuk devleti! Siz kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? Ve niçin?”
Gerçekleri Öğrenmek İstiyorum…
Eğer söz konusu olan Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanının kim olacağının belirlenmesi ise, bu dava hem ülke hem de dünya için çok önemlidir, büyük haberdir. Üstü tülle dahi olsa örtülemez. Her şey açıkta olmalı!
Ve bu ülkenin bir yurttaşı olarak benim gerçekleri öğrenme hakkım var. Görmek istiyorum!
O zaman yapılacak şey çok açıktır:
Davaların TRT ya da başka televizyonlar tarafından canlı olarak yayınlanması! İmamoğlu bunun çok yararlı olacağını ta en baştan söylemişti. Aynı fikirdeyim.
Savcılar ve medyadaki iktidar destekçileri de ellerinin çok kuvvetli olduğunu söylüyorlar.
Peki arkadaşlar, muhterem savcılar ve sayın sanıklar, buyrun ekran sizin: Boşaltın heybeleri. İçlerinde ne varmış biz de görelim. Büyük turplar mı, kuru soğanlar mı?
Sürecin sonunda “Oh be, adalet yerini buldu! “ mu diyeceğiz yoksa başka bir şey mi!
Hodri meydan! Adalet için, kamu vicdanı için, demokrasi için!