2025’te Laboratuvardayız, Hem de Kobay Olarak!
Televizyonda bir haberi izlerken duydum. Amerikan Kongresi’nin ender solcu milletvekillerinden Alexandria Octavia-Cortez aşağı yukarı şöyle diyordu:
“Zor bir yıl olacak. Trump neler yapacak? Aşırı sağcı gündemini uygularken neler yapacak? Ne gibi yollara başvuracak? Demokratlar nasıl karşılık verecekler? 2025 bir çeşit deney olacak. Daha önce böylesini hiç yaşamamıştık. Bir şey söylemek zor.”
Aslında Octavia-Cortez’in benzetmesi. Türkiye ve dünya için de geçerli. 2025’te hepimiz laboratuvardayız. Hiç yaşamadığımız şeyler yaşayacağız. Ve maalesef, laborant olarak değil, kobay olarak yapacağız bunu.
Deneyecekler, sıkıştıracaklar, zorlayacaklar. Suya ilaç katacaklar, iğneler yapacaklar, tellere elektrik verecekler. Voltajı yükseltip azaltacaklar.
Bakacaklar, kobaylar ne yapıyor?
OLMAZ OLMAZ YOK…
İnanmakta zorluk çektiğimiz şeyler göreceğiz: Trump 11 milyon düzensiz göçmeni gerekirse asker kullanarak sınır dışı edeceğini söylüyor. Trump’ın baş yardakçısı neo-faşist Elon Musk tarafından desteklenen Nazi kalıntısı aşırı sağcı AfD partisi Almanya’da iktidara gelebilir. Önce Arapları, sonra Türkleri trenlere doldurup ülkelerine geri göndermeye kalkabilir. Olmaz olmaz demeyin, laborantlar deney sırasında olmayacak şeyler yapabilir, en azından yapmayı deneyebilirler.
Kulaklarıma inanamadım: Trump’ın Başkan yardımcısı J. D. Vance şöyle diyor:
“Üniversiteler solcu yuvası oldu. Bizim vergilerimizden yararlanıyorlar. Buna izin veremeyiz. Bizim paramızla ne öğrettiklerine müdahale etmeye hakkımız var!”
Buyrun size bir deney: “Solcu” hocaları, Müslüman ülkelerden gelenleri, İsrail’i eleştirenleri işten at, ders müfredatlarına ve kitaplarına sansür koy ve bunu ‘Çoğunluk bizde, bizim vergilerimiz, niçin böyle şeyler okusunlar” safsatasıyla haklı göster.
NEO-LİBERAL FAŞİZM…
Biz kobaylar yıllarca Neo-liberal Kapitalizm’in haksız politikalarına karşı çıkmıştık. Buyurun size Neo-liberal Faşizm!
Bu kafayla ne deneyler yaparlar, ne deneyler!
Diyeceksiniz ki, demokrasisiyle övünen Amerikalılar buna karşı ne yapar? Bir şey yapar mı? Bilmiyoruz. Octavia-Cortez’in söylediği o. Böyle bir deney yaşanmadı. Çok çok yıllar önce Nobel’li ünlü romancı Sinclair Lewis “It can’t happen here!” (Burada Olamaz) diye bir roman yazmıştı.
Acaba? O zaman iktidarda F.D. Roosevelt vardı.
Buna benzer soruları neo-faşist partilerin iktidara aday olduğu diğer Avrupa ülkeleri için de sorabiliriz. İsrail’in Gazze soykırımına karşı daha doğrusu ondan yana tutumuyla geçmişten doğru ders almadığını gösteren Almanya laboratuvarda kobaylara neleri reva görür acaba? Bilmiyoruz. Deneyeceğiz.
TÜRKİYE İÇİN FIRSAT?
Türkiye’ye gelince. Bizim laborantlar en çok gazeteciler üzerinde (ve üzerinden) korku deneyi yapmaya meraklıdırlar. Şimdi de ülkenin en başarılı kimi kadın gazetecilerine saplıyorlar ellerindeki iğneyi: Ayşenur Arslan, Nevşin Mengü ve son olarak Özlem Gürses. Deneme yapıyorlar.
Neyse ki bizim kobaylar deneyimli. Onlara taktıkları kelepçeler halkın ve tarihin gözünde altın bileziklere dönüşüyor.
Hani diyorum, bizim laborantlar hazır karmaşık Suriye deneyi başarıyla sonuçlanmış ve dünyanın ülkeye bakışı değişmişken vurdukları iğneleri de değiştirseler. Yeni yılda tüm kobaylara özgürlük, adalet, esenlik ve kardeşlik iğneleri yapsalar. Yükselen neo-faşizme inat, örnek bir ülke olsak 2025’te.
Denemeye değmez mi?