GUERNİCA KATLİAMI’NIN MÜZİK VE RESİM SANATINA YANSIMASI-Tunç Şanad
Bu yazıyı okurken Concierto de Aranjuez’i, yani daha çok bilinen adıyla Rodrigo’nun Gitar Konçertosu’nu (mümkünse Paco de Lucía’dan) müzik çalarınız ya da ne bileyim cep telefonunuzdan falan dinleyin. Neden mi?.. Anlatacağım…
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
“Yok, tıraş falan da olmayacağım. Gidip, oturup, önce bir sigara yakacağım orada. Sonra demli, sıcak, güzel bir çay içeceğim. Ha bak, Rodrigo’nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak, bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son istediğini geri çevirmezler. Bunu isteyeceğim.”
O böyle istemişti; ama günümüzden 52 yıl önce, 6 Mayıs 1972’de darağacına doğru iki yoldaşıyla birlikte yürüyen bir fidanın bu arzusunu tabii ki yerine getirmediler. Ne bekliyordunuz ki?..
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
O tarihten de 36 yıl evveline gidelim. 17 Temmuz 1936’da seçimle iktidara geçen sosyalist Halk Cephesi koalisyonuna karşı General Franco’nun başında olduğu faşistler ayaklanır ve İspanya İç Savaşı başlar. Birçok ülkeden gelenlerin de katılımıyla oluşmuş Enternasyonal Tugaylar, ancak üç yıl dayanabilirler. Çünkü, Franco’nun iki önemli destekçisi bulunmaktadır, Hitler ve Mussolini… İspanya halkının önünde artık kırk yıl sürecek koyu karanlık bir diktatörlük dönemi vardır.
İç savaş devam etmektedir. Milliyetçi kuvvetler, Cumhuriyetçiler’in kontrolündeki bölgelerin içine doğru ilerlemektedir. Guernica, daha önce işgal edilmiş Bilbao ile faşist güçlerin arasında sıkışmış, stratejik bir noktadır. Beş bini aşkın nüfusu, Cumhuriyetçiler’in etkin olduğu yerlere kaçmaya çalışan sayısız göçmen ile yoğunlaşmaktadır. İspanyol komuta merkezine ulaşan emir üzerine öncelikle 24 Alman ve İtalyan bombardıman uçağı hazırlanır. 22 ton cephane ile… 26 Nisan 1937 Pazartesi günü öğleden sonra başlayan saldırıya katılan 28 uçak, akşama kadar şehrin dörtte üçünü yerle bir eder. Geri kalan binalar da ağır hasarlıdır. Tespit edilebilen ölü sayısı 1.654, yaralılar ise 889’dur. Bütün bu olup biten, bir yandan yaklaşmakta olan II. Dünya Savaşı’nda kullanılacak hava saldırısı taktiklerini tecrübe etmek içindir. Ana hedef olan Renterie banliyösündeki köprü hiçbir isabet almadığından, tarihte sivil halka karşı yapılan ilk hava bombardımanı olan Operation Rügen askeri anlamda başarısız addedilir. Guernica ise 3 gün boyunca yanmaya devam eder.
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
İspanyol Cumhuriyetçi Hükümeti, Paris’te sürgündedir. Paris Dünya Fuarı’nda sergilenecek bir tablo ısmarlarlar Pablo Picasso’ya… Ünlü sanatçı ne çizeceğini düşünürken, Guernica katliamı gerçekleşir. Aranan ilham sivillerin çektiği büyük acı ile birlikte gelmiştir. 15 gün sonra biter ve1937 yılında yapılan Dünya Fuarı bünyesindeki Modern Hayatta Sanat ve Teknik Sergisi’nin Cumhuriyetçi İspanya pavyonunda sergilenir. Oluk oluk akan kıpkırmızı kanlara rağmen renklerden yoksun kalmış tabloda, siyah ve gri tonlar günahsız sivillerin yaşadıklarını, savaşın getirdiği yıkımı yansıtır.
Tablonun sol üst köşesinde yer alan boğanın o yıllarda gelişen milliyetçilik akımını, kucağında ölü bir bebek olan kadının çığlığı, ortadaki mızrak yemiş atın acılar içindeki insanları, kılıcın ucundaki filizin ve beyaz güvercinin umudu, ampulün şiddet karşısında savunmasızlığı, atın sağındaki gaz lambalı kadının çatışmayı, yalpalayan diğer kadının çaresizliği, açık kapıyla sonlanan siyah duvarın yaşananlar karşısında suskun kalınışı anlattığı söylenir.
Tabloyu yapmaya devam ederken Pablo Picasso şöyle demiştir: “İspanyol mücadelesi, insanlara ve özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. Ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. Benim gericilik ve ölümden yana olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir? Üzerinde çalıştığım «Guernica» ismini vereceğim resimde ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, İspanya’yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim.”
Paris’ten sonra İskandinav başkentlerinde, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Almanya ve Londra’da sergilenir. Franco’nun galibiyeti ile biten iç savaşın ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne yollanır. Ardından Brezilya ve Milano’ya, sonra yeniden Amerika Birleşik Devletleri’ne götürülüp, Chicago ve Philadelphia’da sergilenir. 1981 yılında ise İspanya’ya gönderilir.
Bir defasında sergiyi dolaşan bir Alman generalin, Picasso’ya “Bu tablo sizin eseriniz mi?” diye sorduğu, sanatçının ise “Hayır, bu sizin eseriniz” diye cevap verdiği anlatılır. Bu anekdot değişik kaynaklarda, II. Dünya Savaşı esnasında Nazi işgali altındaki Paris’de yaşamakta olan Pablo Picasso’nun Gestapo tarafından sorgulandığı, Alman subayın tablonun fotoğrafını sanatçının duvarında görerek bu soruyu sorduğu ve unutulmaz o cevabı aldığı şeklinde yer almıştır.
Nelson Rockefeller tarafından tablonun bir goblen kopyası yaptırılır ve New York’ta bulunan Birleşmiş Milletler binasının Güvenlik Konseyi salonunun girişindeki duvara asılır. Orijinali gibi siyah-beyaz değil, kahverengi tonlar kullanılmıştır. 4 Şubat 2003 günü Colin Powell ve John Negroponte’nin yaptıkları basın toplantısı öncesinde mavi büyük bir örtü ile kapatılır. Ertesi gün, bunun “şiddet dolu sahnelerin arka planda kötü göründüğü ve konuşmacıların yüzlerinin tam üzerinde atın kalçasının yer aldığı” gerekçesiyle yapıldığı, televizyon habercilerinin isteği üzerine yerine getirildiği söylenir. İşin doğrusu ise şudur; Bush hükümeti, Powell Irak Savaşı hakkında açıklamalar yaparken arkada bu görselin görünmesini istememiş ve Birleşmiş Milletler yetkililerine baskı yapmışlardır.
180 milyon doların üzerinde mali değeri bulunan Guernica, 776 cm x 349 cm ebadındaki tuval üzerine yağlı boya ile resmedilmiştir.
Dünyanın en büyük savaş karşıtı tablo, Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde görülebilir.
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
Asıl adı Joaquin Rodrigo Virde olan ünlü klasik müzik bestecisi ve piyano virtiözü, 22 Kasım 1901 günü İspanya’nın Valencia bölgesinde dünyaya gelir. Üç yaşında difteriye yakalanır ve görme yetisini kaybeder. Ailesi eğitim için onu müziğe yönlendirir. Sekiz yaşındayken solfej, piyano ve keman eğitimine başlar. On altı yaşına geldiğinde armoni ve kompozisyon dersleri alır.
Klasik İspanyol gitarını mükemmel denecek derece çalamasa da, müzikte çok başarılı olur. 22 yaşında İspanya Ulusal Ödülü’nü kazanınca bursla eğitimini yurtdışında sürdürme şansını yakalar ve Paris’e gider. 1927 yılında dönemin ünlü ustalarıyla çalışmaya başlar. 1929 yılında ise piyanist ve besteci Victoria Kamhi ile tanışır.
Victoria, 1905 yılının Ocak ayında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Temel eğitim sonrası, Paris’e gider ve ünlü hocalardan piyano eğitimi alır. Meslektaşı Joaquin ile 4 yıl süren arkadaşlığın sonunda 19 Ocak 1933 günü evlenir.
Victoria’nın ailesi 500 yıldır İstanbul’da yaşamaktadır. Öte yandan dedelerinin geldiği İspanya’da yaşamaya da itiraz etmez. Ülke, I. Dünya Savaşı’na katılmadığı için hâlâ güçlü bir ekonomiye sahip, ancak siyasi açıdan huzursuzdur. Belki bu nedenle, belki de iş olanakları ve tanındıkları çevreleri yüzünden Paris’e dönerler.
O esnada gerçekleşen Guernica Katliamı Valencialı müzisyeni derinden etkiler ve duygularını notalara dökmeye başlar. Eşi ise kendi kariyerinden vazgeçerek kör kocasının sekreterliğini üstlenir, notaları kağıda o aktarır. Aslında üç bölüm olan ve yaygın olarak ikinci bölümü bilinen Concierto de Aranjuez, 1938 yılında Victoria Kamhi tarafından notaya geçirilerek ilk taslağı oluşturulmuştur. Besteyi 1938’de taslak anlamında bitirirler.
1939 yılında yerleşmek üzere Madrid’e dönerler ve bir yıl sonra Barcelona’da konçerto ilk kez olarak icra edilir.
Başkaldırı ve direnişi çağrıştıran eser, hüznü adeta güce dönüştürür. Baştaki davul faşist güçleri temsil ederken, bir süre sonra o sesi bastıran gitar umudun simgesi olur.
Dünyanın dört bir yanını konçertoyla birlikte gezen çift, sonunda 1972 yılında Türkiye’ye gelip, Ankara ve İstanbul’da konserler verirler. Rodrigo, gazetecilere “O, benim ışığım” diye söz eder eşinden…
Victoria 1997’de, Joaquin ise 6 Temmuz 1999 günü veda eder yaşama Madrid’de… Aranjuez Mezarlığı’nda uyuyorlar. Rodrigo’nun Gitar Konçertosu ise günümüzde de tüm dünyayı dolaşmaya devam etmekte, özgürlük ateşini harlamaktadır.
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
Siz son dakikalarında ondan esirgemiş olsanız da, o ezgi her gün onun yattığı toprakların üzerinde esip duruyor.
Bırakalım da son sözü bizim yerimize Can Yücel söylesin:
“Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!”
Tunç Şanad’ın bu yazısı Bodrum Sokak Dergisi 1. Sayısında yayınlanmıştır…
Derginin basılı Halini Digital olarak görmek için linke tıklayınız; Bodrum Sokak Dergisi // Sayı 01 (bodrumsokakhaber.com)
https://www.youtube.com/watch?v=Mx_NQC_UXXc