Bodrum’un Suyu

Yayınlama: 11.06.2024
391
A+
A-

Son zamanlarda yerel basında Bodrumun suyu ve bazı ilgili konularda yanıltıcı bilgiler dolaşmakta. Doğru bilgilerin bilinmesine bir katkısı olur ümidi ile ekteki metni hazırladım.

vodafon_içkale_19_şubat_2024
Turgutreis Kurs_Ugur Kurs Kazandirir_Banner_6-8-2024
bodrum-sokak-haber-youtube-abone
Bursluluk-Bodrum-bahçeşehir-10 aralık 2024
previous arrow
next arrow

Vahap Samanlı

Ülkemiz hızla su fakiri bir ülke olma yolunda ilerlemektir. Bu durum mevcut su kaynaklarının çok daha bilinçli kullanılmasını gerektirdiği gibi, şimdiye kadar pek gündemde olmayan kaynak türlerinin de öne çıkmasını lüzumlu kılmaktadır. Bunların başında da tuzlu yer altı su kaynakları gelmektedir. Çeşitli vesilelerle ve raporlarla ifade edilmiş olduğu üzere, Bodrum şehrine su temini probleminin uzun vade çözümü olarak Ekinambarı tuzlu su yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi şarttır. Ancak, yörenin karstik yapısı dolayısı karışan deniz suyu ile %13 oranında tuzlanmış olan bu kaynak sularının desalinasyon yöntemleri ile arıtılması gerekecektir. Öte yandan, son zamanlarda bazı sivil toplum örgütlerince bu konularda kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verildiği görmektedir. Dolayısı ile halkımızın doğru bilgilere ve kaynaklara ulaşabilmesi adına, bu metnin düzenlemesi gerekli görülmüştür.

İklim krizinin getirdiği şartlar altında dünyada da desalinasyon tesislerinin sayısı her geçen yıl artmaktadır. 2022 yılı itibarı ile toplam tesisi sayısı 22.800’ü bulmuştur. Günlük kapasite 110.000.000 m3’ü bulmakta, 300.000.000 kişiye temiz su sağlanmaktadır. Bu kapasitenin önemli bir bölümü Ortadoğu ve Afrika ülkelerine ait olmakla beraber Avrupa ve Amerika’da da hatırı sayılır miktarda tesis faaliyettedir. Avrupa’da 2500 dolayında tesis faal olup, günde 5.000.000 m3 temiz su üretilebilmektedir. En çok kapasitenin yer aldığı bölgelerden biri Akdeniz havzasıdır. Başta İspanya olmak üzere, İtalya, Yunanistan, İsrail, Kıbrıs, Cezayir ve Malta desalinasyon yönteminin en yoğun kullanıldığı ülkelerdir. Avrupa’daki desalinasyon tesislerinin sayısı her yıl artış göstermekte, 2040 yılına kadar toplam talebin %15 ila %30’nun desalinasyon ile tuzlu sulardan karşılanması planlanmaktadır. Yukarda belirtildiği üzere, yerel basına yansıyan metinlerde desalinasyon tesislerinin 1976 Barselona Uylaşımı (metinde belirtildiği gibi Sözleşmesi değil) tarafından, ima edilmeye çalışıldığı gibi, yasaklanması söz konusu değildir. Bu uylaşıma bağlı kuruluşların fonksiyonu desalinasyon tesislerinin uymak zorunda olduğu standart ve kriterleri belirlemek ve uluslararası işbirliğini oluşturmak sureti ile kıyıların oşinografik doğasının ve bio çeşitliliğinin korunmasını sağlamaktır. İspanya’nın üçüncü en büyük, 200.000 m3/gün kapasiteli desalinasyon tesisinin Barselonada bulunduğunu, 1,3 Milyon nüfusa hizmet ettiğini, ve bu tesisin 2010’da Küresel Su Ödülü tarafından mükafatlandırıldığını belirterek bu bölümü sonlandıralım.

Yukardaki bilgiler desalinasyon yönteminin dünyadaki genel durumu ile ilgili doğru bilgileri vermek için derlenmiştir, yoksa deniz suyunun arıtılmasının ancak çok zorunlu olduğu hallerde başvurulacak bir çare olduğu ortadadır. Zira, deniz suyunun desalinasyonu enerji yoğun bir prosestir, gerek ilk yatırım ve gerekse işletme maliyeti yüksektir ve yeterli önlemler alınmaz ise çok ciddi bir çevre kirliliği riski oluşturur. Dolayısı ile daha önce çeşitli defalar belirtildiği gibi, Ekinambarı gibi bir kaynak varken Bodrum için düşünülmesi gereksizdir. Ekinambarı sularının tuzluluğu Ege denizininkinin dört ila beşte biri kadardır. Dolayısı ile desalinasyon atığının tuzluluğu da Ege’nin tuzluluğunun yarısı kadar olacaktır. Kaldı ki, bu denizden daha az tuzlu salamuranın yörenin karstik yapısına geri basılması mümkündür. Bu durumda Ekinmabarı’nda kurulacak bir tesisin hem çevreye hiçbir etkisi olmayacak, hem de deniz suyu arıtması için tesis maliyetinin %30’larını bulabilecek salamura arıtılması masrafı da söz konusu olmayacaktır. Bu gerçekler ortadayken, tamamen subjektif bir tavırla, üstelik topu MUSKİ’nin vaktiyle Geyik barajından 14.000.000 m3/yıl su alınması ile ilgili bir beyanına atarak, Bodrum/Milas havzası için bir nimet olan Ekinambarı kaynağını karalamaya çalışmak yanlış olur.

Yöre halkının yıllardır süren gözlem ve şikayetleri, üniversite ve kamu kuruluşu raporları ile sabittir ki, Geyik Barajı suları yönetmeliklerimize göre, uzun vadede içme suyu amaçlı olarak kullanılamaz. Çevreci olduğunu iddia eden bir sivil kuruluşun bunun aksini iddia etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Geyik barajı sularının içme suyu amaçlı kullanılabilmesi için yapılması gerekli havza planlaması gereklerinin maliyetleri, baraj için ödenmesi gereken ücret, baraj gölü çevresinde yapılması gerekli istimlak bedelleri ve baraj sularının arıtılması maliyeti hesaplandığında, eşdeğer miktarda suyun Ekinmabarı’ndan alınmasının, bırakın dört misli daha pahalı olmasını, tam tersine çok daha ucuz olduğu görülecektir. Bu konularda gerekli fizibilite çalışmalarını yapmadan beyanlarda bulunmak doğru değildir. Kaldı ki, onca yatırım ve imalattan sonra, iklim krizi şartları, baraj gölünden buharlaşma göz önüne alındığında Geyik barajı, Bodrum’un güncel açığını bile kapatmaktan çok uzaktır.

Su kaynaklarımız kıttır ve hızla azalmaktadır. Suyun israf edilmemesi ve atıksuyun geri kazanılması elbette her zaman gündemde olması gereken önemli konulardır. Ama Bodrum’un problemi öncelikle bir kaynak sorunudur. Bodrum’un uzun vadeli ve sürdürülebilir bir kaynağı yokken, hiçbir zaman da olmamışken, tasarruf konusunu bir çözümmüş gibi öne çıkarmak doğru olmaz. Yani, önce yeterli su olacak ki, tasarrufa sıra gelsin. Kaynak ihtiyacının, iyimser bir tahminle %60’ının karşılanabildiği, bir turizm cenneti olduğu söylenmesine rağmen, Türkiye kişi başı su tüketimi ortalaması olan 228 lt/kişi-gün’ün çok altında su verilebilen Bodrum için öncelikle önemli olan, güvenilir bir su kaynağıdır, bu gerçek gerekli fakat konu dışı başka hususlar ile bulandırılmamalıdır.

Yöredeki termik santraller bölgemizin kanayan yarasıdır. Bu santraller, su konusu bir tarafa, insanımızın can güvenliğini tehdit etmektedir. Bu santrallerin baca gazı arıtma tesisleri acilen standartlara uygun bir şekilde çalışır hale getirilmelidir. Bazı kaynaklara göre, çevre kirliliğine bağlı erken ölümlerin sayısı 68000’i bulmuştur. Ayrıca, kömür madenlerinin derinleştirilmesinin, Çamköy-Aslanyaka bölgesinin, tarım için çok önemli tatlı yer altı su kaynaklarının kuruması riskini arttırdığı üniversite raporu ile tespit edilmiştir. Bu tür faaliyetlere fırsat verilmemelidir. Ancak, bu konuda fikir beyan ederken konunun boyutları gözden kaçırılmamalıdır. Buradaki toplam termik santral kurulu gücü 1700 MW’ı bulur. Bu büyük bir kapasitedir. Bir örnek: Yeni kurulan Konya Karapınar GES Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyüğüdür; 1350 MW kapasitesi vardır, 20km2 alan kaplar ve 1.5 Milyar US$’a mal olduğu söylenmektedir. Bu boyutta ve ölçekte projeler veya böyle güçlerin enterkonnekte sistemden karşılanması sivil toplum örgütlerini de belediyeleri de aşar. Bunların çabaları hem önemli hem de çok saygıdeğerdir, ama konular Ankara’da etkin bir şekilde gündeme getirilmedikçe adım atılamaz. Ancak, Muğla milletvekillerinin bu konuda dişe dokunur bir faaliyetinden haberdar değiliz. Hal böyle iken, santrallerin kapatılması olgusunu Bodrum’un bir su kaynağı imiş gibi öne sürmek, susuz Bodrum ve yöre halkının acil dertlerini önemsememek olur.

Altyapı konuları çok boyutlu ve teknolojik konulardır. Elde bir master plan çalışmasının bulguları olmadan prensipler üzerinde konuşmak konuya özel ve yeterli çalışma sonuçlarını gerektirir. Aksi takdirde bunlar belirli şahısların veya kuruluşların sübjektif değerlendirmeleri olmaktan öteye gidemez. Dileğim altyapı konusunda uzmanlığa ve teknolojiye gerekli ağırlığın verilmesidir. Yani, herhangi bir öneri veya proje konusu, arkasında yeterli ve halkın ulaşabileceği dokümantasyon, araştırma ve fizibilite çalışması olmadan gündeme gelmemelidir. Kanun ve yönetmeliklerimize göre su ve kanalizasyon yatırımları büyükşehir belediyeleri yetki ve sorumluluk alanındadır. Bu yatırımlar da artık çok boyutludur, know-how, büyük bütçeler ve yüksek teknoloji gerektirir. Doğru ve kalıcı çözümlere ulaşmak için halkın katkı ve desteği şarttır, bunun için de hemşerilerin doğru bilgilendirilmesi ve siyasetin işin tekniğini gölgelememesi sağlanmalıdır.

 

Turgutreis-Uğur-Kampus_12 Temmuz 2024
Bursluluk-Bodrum-bahçeşehir-10 aralık 2024
previous arrow
next arrow
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Tuğrul Acar dedi ki:

    Elinize sağlık.Aydınlatmaya devam ediyorsunuz.Teşekkür ederim.